"محدداً" - Translation from Arabic to Turkish

    • kesin
        
    • belirli
        
    • belli
        
    • spesifik
        
    • özel bir
        
    Salı günü tekrar ararsanız size daha kesin bir tarih verebileceğiz gibi görünüyor. Open Subtitles لو أنك أعدت الإتصال يوم الثلاثاء ربما سيكون علينا إعطاؤك وقتاً محدداً أكثر
    Şimdi sanıyorum kesin bir mahkeme tarihimiz var. Open Subtitles أعتقد أننا نملك الآن موعداً محدداً للمحاكمة
    Önce o konunun derinliklerine girmeden önce size daha kesin bir soru sormak istiyorum. Open Subtitles قبل.. قبل أن ندخل بتفاصيل الموضوع, أود أن أسالك سؤالاً محدداً.
    Eğer bir alıcı, belirli bir ilaç ya da iç sıvısı tarafından uzun süre ağır bombardımana tutulursa, bayağı çekip kısalacaktır. Open Subtitles إذا أخذنا مستقبلاً محدداً لنوع محدد من العقار أو السائل الداخلي و عرضناه للقصف بشكل مكثف لمدة طويلة فإنه فعلياً سيتقلص
    Oraya o bombaları her kim koyduysa belirli bir şeyi hedef alıyor. Open Subtitles أيّاً يكن من وضع تلكَ القنابل هناك فقد كانَ يستهدف شيئاً محدداً
    - belli ki zamanımız daralıyor. Open Subtitles ومن الواضح أنّ هناك مجال زمني محدداً لهذا
    EEG'sinde spesifik birşey yok. Nereye biyopsi yapacaksın? Open Subtitles رسم المخ لم يكن محدداً أي نسيج سنفحص؟
    Küçük kızları tercih eden özel bir adam var mıydı? Open Subtitles هل كان هنالك شخصاً محدداً كان يحب الفتيات الصغيرات ؟
    kesin bir tarih yazılmalı. "Vakitlice" sözü bir şey ifade etmiyor. Open Subtitles يجب أن يكون الموعد محدداً "بالوقت المناسب" لا تعني الكلمة شيئاً
    Ama kesin bir şeyler olmalı. Mesela bir bar dolusu ölüler gibi. Open Subtitles لكنه يجب أن يكون شيء محدداً مثل، لنقل حانة مليئة بالجثث
    Uçakta tam olarak kaç yolcu olduğu hala kesin değil. Open Subtitles ..العدد الاكيد لركاب تلك الطائره ما زال غير محدداً
    Yakında. -Ölüm de yakın. Daha kesin konuş. Open Subtitles نعم، أنها وشيكة- وكذلك الموت، كن محدداً أكثر-
    Ancak şunu da bilin: 190 imzayla tarihteki en büyük ölçüde kabul edilen silah kontrol anlaşması olan Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması dünyanın nükleer silahlı uluslarının bu silahlarından kurtulacağı kesin bir tarihi içermiyor. TED ولكن خذ في عين الاعتبار: معاهدة عدم انتشار الأسلحة النووية، والتي اعتمدت على نطاق واسع كأكبر معاهدة للحد من الأسلحة في التاريخ مع 190 توقيع، لم تحدد موعداً محدداً للدول المسلحة نووياً في العالم للتخلص من أسلحتها النووية.
    Bana kesin adresi ver. Open Subtitles أعطني عنواناً محدداً
    kesin olarak bilemem. Open Subtitles لا يمكنني أن أكون محدداً
    Çağırma büyüleri, bilhassa eski seçim büyüleri belirli bir isimle yapılmalıdır. Open Subtitles تعاويذ الأستدعاء، خاصة التعاويذ القديمة، تتطلب أن يكون المستعديِ محدداً بأسم.
    Eğer cinayetlerdeki her sapık arasında bağlantı bulabileceğimiz belirli bir oturum bulursak bunun seri katil olmadığını söylemek zor olacak. Open Subtitles لو استطعنا أن نجد اجتماعاً محدداً يجمع بين كل الملاحقون في كل جريمة، سيكون من الصعب الجدال حول وجود قاتل محترف بالخارج.
    Yerli adlarının hep belirli bir anlamı olması sence de müthiş değil mi? Open Subtitles أحب أن الأسماء الأصلية تعني شيئاً محدداً دائماً، ألا تظنين؟
    Salt-N-Pepa adımlarıyla dans etmek belli bir ölçüde güven ister. Open Subtitles أنها تتطلب نوعاً محدداً من الثقة، لكي ترقصوا على خُطى من الملح والفلفل
    Zamanda belli bir yeri bulamıyorlar. Open Subtitles لكن لا يُمكنهم أن يجدوا مكاناً محدداً في الزمن.
    - Kendini sakatlama çok spesifik bir olay. Open Subtitles فالتشويه الذاتي كان محدداً جداً
    Her bakteri, kendi dili olan özel bir molekül kullanıyor ve böylece etrafta kendi türünden kaç tane bakteri olduğunu sayabiliyor. TED كل بكتريا تستخدم جزيئاً محدداً ليكون لغه لها والذي يمكِّنها من احصاء عدد أقربائها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more