Dünyalar arasında sıkışmış kalmış, kaderi üzerinde hiçbir denetimi olmaksızın, hiçbir şeye dokunamadan. | Open Subtitles | محصور بين العوالمِ بدون سيطرةِ على مصيرِه، لَيسَ قادر على مَسّ أيّ شئِ يؤَثّرْ على أيّ شئِ. |
Doldurulmuş hayvan dükkânı ve bir erotik kitapçı arasına sıkışmış, hayatınızda görebileceğiniz en küçük hamburger dükkânı. | Open Subtitles | أصغر محل لبيع شطائر البيرغر رأيته في حياتي محصور بين محل للتحنيط ومكتبة بثلاث طوابق |
Ama birkaç yıldır ikisinin arasında sıkışıp kaldım. | Open Subtitles | و لكن ونوعاً ما أنا محصور في المنتصف منذ بضعة سنوات |
Sizi atmak istedikleri şehirde sıkışır kalırsınız. | Open Subtitles | انت محصور في المدينه التي يقررون رميك فيها |
Çoğu hasar pelvisinde, kalçalarının ön, arka ve yukarısında sınırlı. | Open Subtitles | أغلب الضرر محصور بحوضه والأجزاء العلوية الأمامية والخلفية لعظمي الفخذ. |
Eğer oyun kapanmazsa, Oyuncakçı dünyayı ele geçirirken sen de herkes gibi tuzağa düşmüş olacaksın. | Open Subtitles | اذا لم تغلق اللعبة ستبقى محصور مع الآخرون بينما يسيطر صانع الالعاب على العالم |
Ve şimdi tekrar kapana kısıldın. | Open Subtitles | والآن أنت محصور ثانيةً. |
Plan yüzünden senin bu hayal geminde kısılı kaldım. | Open Subtitles | بسبب الخطّة، أنا محصور على مركبة الأحلام لك. |
Evet, buradayım. Göğsüm sıkıştı. Bağıramıyorum. | Open Subtitles | نعم ، أنا هنا صدري محصور ، لا أستطيع الصراخ |
Ben de küçük bir daireye tıkılıp bir velet'in altını değiştiriyor olabilirdim. | Open Subtitles | كان يمكن ان اكون محصور في شقه صغيره اغير الحفاظات لمؤخره ولد مزعج |
Şekil değiştiricinin seni öldürmeye çalıştığından beri cihaza sahip olmadığını düşünürsek, mevcut vücudunda sıkışmış olması gerek. | Open Subtitles | مما يعني أنّه ومنذ أن حاول ذلك المتحوّل قتلك وليس معه جهازه، فهو محصور في جسده الحالي. |
Araçta sıkışmış sürücü var. Yaralı ancak bilinci açık. | Open Subtitles | لدينا السائق محصور في السيارة متأذي ولكنه في وعيه |
Adam zaten köşeye sıkışmış, isteseniz de içine edemezsiniz. | Open Subtitles | .إنه محصور في مكان واحد .لا يمكنك أن تفسد هذا |
Bow, General Zod "Phantom Zone"da sıkışmış. | Open Subtitles | "كلمة "بو-ربطة الشعر الجنرال زود محصور في "نطاق-زون" وهمي |
Sizi terk etmeye kararlaştırdıkları Şehirde sıkışıp kalırsınız. | Open Subtitles | انت محصور في المدينه التي يقررون رميك فيها |
Sizi terk ettikleri şehirde sıkışıp kalırsınız. | Open Subtitles | انت محصور في المدينه التي يقررون رميك فيها |
Hiçbir şeye dokunamadığın, tadını alamadığın bir dünyada sıkışıp kaldığını düşün. | Open Subtitles | تخيّل نفسك محصور فى عالم، غير قادر على لمسه.. ولا على تذوقه. |
Sizi atmak istedikleri şehirde sıkışır kalırsınız. | Open Subtitles | انت محصور في المدينه التي يقررون رميك فيها |
Sizi atmak istedikleri şehirde sıkışır kalırsınız. | Open Subtitles | انت محصور في المدينه التي يقررون رميك فيها |
İlk rapora göre hasar kıyı bölgeleriyle sınırlı kaldı. | Open Subtitles | 57 مساءً اليوم التقارير الأولية تشير لأن الضرر محصور أساساً بالساحل |
Aksine, ...hasarın sadece bir bölgede nasıl sınırlı kaldığına bakar mısın ? | Open Subtitles | بالعكس تماماً أترين كيف أن الضرر محصور بمنطقة واحدة؟ |
Başardı k! Bir ağ değil ama tuzağa düştü! | Open Subtitles | هو ليس محصور فى شبكة، لكنّه محصور. |
Şimdi kapana kısıldın. | Open Subtitles | أنت محصور الآن. |
Gayet klasik. Geleneksel İslâm ve Batı arasında kalmış. | Open Subtitles | لديه ملفٌ كلاسيكي وهو محصور بين تقاليد الاسلام والغرب |
Demek ki köşeye sıkıştı! | Open Subtitles | أرى أن هذا الرجل محصور حقا الآن |
Bu havalandırmalı bürolara tıkılıp anlaşmalar yapıyorum. | Open Subtitles | يَبقونَني محصور في هذه مكاتبَ مكيفة، نعقد الصفقاتَ. |