Bay Berk kuzeni Frederich'i karşılamak için tren istasyonuna gitti. | Open Subtitles | مستر بيرك ذهب ليلتقط أبن عمه فردريك من محطة القطار |
Parayı tren istasyonuna getir ve erişte dükkânının yanındaki çöp kutusuna bırak. | Open Subtitles | ضعه في قاعة محطة القطار وضعه في صندوق القمامة قرب مطعم المعكرونة |
Eğer ikimizden biri Blenheim Tren İstasyonu'na gitmeyi başaramazsa? | Open Subtitles | إذا لم يصل أحدنا الى محطة القطار في لايهم؟ |
Yarın, Merkez Tren İstasyonu'nda, saat 11'de. | Open Subtitles | غدا ، فى محطة القطار الرئيسيه ، الساعه 11 صباحا |
Hayatta olduğunu bildiğimiz son gecesini Dunkirk tren istasyonunun yakınındaki ucuz bir otelde geçirdi. | TED | في الليلة الماضية التي علمنا فيها أنه حيّ، قضّاها في أحد الفنادق الرخيصة على مقربة من محطة القطار في دونكريك. |
Bay Tibbs, ha? Eh, ne yapalım! Bay Wood, Bay Tibbs'i istasyona götür! | Open Subtitles | سيد تيبس ، حسنا ، يا وود اذهب السيد تيبس إلى محطة القطار |
Rastlantı olarak onları görebilirsin onlar olduğunu bilmeden-- metroda veya bir barda. | Open Subtitles | اوقات تريهم بنفسك ولا تعرفى فى محطة القطار او فى الحانة |
İstasyonda trene binecek her 500 kişilik grup için 1.000 altın sikke. | Open Subtitles | ألف دولار على هيئة عملات ذهبية لكل 500 رجل يركبون محطة القطار |
tren istasyonuna gitmek için hamile bir ergene otostop çekmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان علي ان احصل على توصيلة الى محطة القطار بواسطة مراهقة حامل |
tren istasyonuna geldiğinde kahkahalar atıp kaşınarak, yapacak bir şey olması ne güzel diyen ihtiyar. | Open Subtitles | واحد الذي جاء راكبا في الخلف في محطة القطار ضحك وخدش، قائلا كم من الجيد ان يكون لديك شيء للقيام به |
Buradan tren istasyonuna kadar, o köy dışında saklanabileceğimiz hiçbir yer yok. | Open Subtitles | بصرف النظر عن تلك القرية ليس هناك الكثير للاختباء وراءه بيننا وبين محطة القطار تلك |
11 Kasım pazar sabahı Abel Rosenberg, kendine tren istasyonuna kadar eşlik edecek polisin elinden kurtuldu. | Open Subtitles | في مساء يوم الأحد الحادي عشر من نوفمبر إيبل روزنبيرغ هرب من الشرطي المرافق الذي كان سيأخذه إلى محطة القطار |
Her neyse, biz de tren istasyonuna gittik adamı bekliyoruz. | Open Subtitles | على كل حال ، ذهبنا إلى محطة القطار كنا بانتظار الرجل |
Polis arabasını Berkeley Meydanı Tren İstasyonu'nda buldu. | Open Subtitles | البوليس عثر على سيارته في محطة القطار بميدان بيركلي |
Polis arabasını Berkeley Meydanı Tren İstasyonu'nda buldu. | Open Subtitles | البوليس عثر على سيارته في محطة القطار بميدان بيركلي |
Sanki para Tren istasyonu yakınındaki ormana gömülmüş gibiydi. | Open Subtitles | المال كان مدفون على ما بدا في الغابة القريبة من محطة القطار |
Eğer tren istasyonunun yanından geçersen,süt al. | Open Subtitles | ،لو كنتِ ستمرّين على محطة القطار أحضري بعض اللبن ماذا؟ |
Afallamış bir hâlde, silâhlı muhafızların gözetiminde, istasyona yürüdüler. | Open Subtitles | تحت تأثير الصدمة والخوف من الحراس المسلحين ساروا حتى محطة القطار |
Ya metroda sarhoş olduğum için sızıp kaldım ya da bana ilaç verdi. | Open Subtitles | إما أني ثملت وفقدت الوعي في محطة القطار. أو أنه قام بتخديري. |
Bizi karşılamak için istasyonda bekliyor olacaklar ve yemek de hazır olacak. | Open Subtitles | سيكون في انتظارنا في محطة القطار و سيكون العشاء جاهزا |
Tren istasyonunu ve sandığı araştıracağını söylemişti. | Open Subtitles | قال بأنه ذاهب لتفقد محطة القطار والصندوق |
Bir müddet sonra Tren istasyonundan geçerken hafızamdan silemeyeceğim çok kötü bir şeyler gördüm. | TED | ولم يمض وقت طويل بعدها، حينكنت أمشي بجوار محطة القطار ورأيت شيئاً فظيعاً لم أستطع أن أمحوه من ذاكرتي |
Tren istasyonundaki o adamlar, orada olduğumuzu nasıl bildiler? | Open Subtitles | هؤلاء الرجال الذين كانوا فى محطة القطار كيف علموا إننا سنكون هناك؟ |
Bir gece geç saatte trenden inmiş eve yürüyordum ve şu adam beni takip etmeye başladı. | Open Subtitles | لقد كنت عائدة للمنزل وحدي من محطة القطار ذات ليلة ومن ثم بدأ رجل ما .. بملاحقتي |
Daha fazla kaldıramayınca da, kendimi istasyondan dışarı attım ve öylece yürüdüm. | TED | وعندما لم أقدر أن أتحمل أكثر من ذلك، هربت من محطة القطار وذهبت للمكان الذي أردته مشياً. |
Geçen akşam, sen zavalı savunmasız... adamı karnından bıçakladığında metrodaydım. | Open Subtitles | كنت في محطة القطار تلك الليلة عندما طعنت ذلك المسكين الأعزل في بطنه |
tren garında şekil değiştirdin akabinde babanın öğrettiği numarayı unuttun. | Open Subtitles | تحولتي في محطة القطار فنسيتِ الخدعة التي علمها لكِ أبيكِ |
Ama ofisimize metro istasyonu muamelesi yapman başka bir şey. | Open Subtitles | وأن تعاملي مكتبك على أنه.. أرضية محطة القطار شيء آخر |