Ama sol bacağı kırılmaktan daha çok, parçalanmış durumda. | Open Subtitles | ولكن الساق الأخر أكثر من كونها مكسوره انها محطمه |
Boyun kopmuş, kaburgalar kırılmış, eklemler parçalanmış. | Open Subtitles | عنقه مكسور ، أضلاعه وفكه محطمه |
Kırılmakla kalmamış, parçalanmış. | Open Subtitles | إنظرى إنه ليس مجرد كسر العظام محطمه |
Şöyle, efendim; ciğerlerinde su var ama cigerlerindeki damarlar, yıkıma uğramış, trombositlerle dolu ve bu da susuzluğun belirtisidir. | Open Subtitles | حسناً، سيدي كان هناك ماء في رئتيه لكن الوريد الرئوي ممتلئ بصفائح دم محطمه |
Şöyle, efendim; ciğerlerinde su var ama cigerlerindeki damarlar, yıkıma uğramış, trombositlerle dolu ve bu da susuzluğun belirtisidir. | Open Subtitles | حسنا، سيدي كان هناك ماء في رئتيه لكن الوريد الرئوي ممتلئ بصفائح دمّ محطمه. |
parçalanmış, dağılmış ve mahvolmuş. Başka ne sorun çıkabilir? | Open Subtitles | انها محطمه بالفعل |
Şehir merkezinde, tamamen parçalanmış bir halde. | Open Subtitles | في وسط المدينه, محطمه بالكامل |