Hey, bu pencere de kırılmış. Demek oluyor ki katil bu odadan biri değil. | Open Subtitles | هذه النافذة محطّمة أيضاً، ممّا يعني أن القاتل لم يكن أحد الموجودين في هذه الغرفة |
Bu sabah geldiğimde, Arka camlardan birini kırılmış buldum. | Open Subtitles | هذا الصباح عندما أتيتُ وجدتُ واحدة من نوافذي الخلفيّة محطّمة |
Sana söyledim, sadece bir sıyrık. Kötü adam, kırık şişe. | Open Subtitles | .أخبرتك أنّه مجرّد خدش .أشرار، وقنينة محطّمة |
Henüz değil, tamam mı? O harap bir hâlde. Kardeşini kaybetti. | Open Subtitles | إنّها محطّمة كلّيًّا، فقد فقدت أخاها وهاجمت أصدقاءها وقتلت امرأة بريئة |
Doğuştan ölümsüz, mahvolmuş, yıkılmış, yerle bir edilmiş kadının kurban ettiği vücudu ile gömülmüş. | Open Subtitles | خارقة للطبيعة، محطّمة مدمرة، هدّمت الأرض مدفونة من قبل المرأة التي قدمت جسدها أُضحِية |
Bir çoğu yıkılmış evliliklerin, tacizin sonucu. | Open Subtitles | العديد منهم يأتي من منازل محطّمة أسرياً، قاسية |
On yaşlarındaki bir kızın, parçalanmış kafatasını düşünüyordun. | Open Subtitles | فتاة في العاشرة محطّمة الجمجمة |
Öldüğünü öğrenince yıkılmıştım. | Open Subtitles | حين اكتشفت موتك، كنت محطّمة كليًّا. |
Hayatın ona yaptıklarından dolayı kırılmış gibiydi. | Open Subtitles | كانت محطّمة جدا بسبب ما سلبته الحياة منها |
Kalbin kırılmış, acı çekiyorsun, Anna Karenina'sın. | Open Subtitles | محطّمة القلب، تعانين. أنتِ آنا كارنينا*. * رواية لـ تولستوي. |
Plato'nun "Biz, bütün olmaya çalışan kırılmış yaratıklarız." fikrini aldım ve üzerinde çalıştım. | Open Subtitles | اقتبستُ فكرة (أفلاطون) بأنّنا مخلوقات محطّمة تحاول إكمال نفسها، وأكملتُها |
Bütün sopalarım kırık. | Open Subtitles | مضاربي كلّها محطّمة |
Çatlak kaburgalar ve kırık bir çene. | Open Subtitles | ضلوع محطّمة وفك مكسور |
Babamın annemi ilk defa terk ettiği günü hatırlıyorum kadın harap olmuştu. | Open Subtitles | لأوّل مرّة كانت محطّمة و من بعد شهر عندما أدركت |
Karın senin şu küçük taklandan dolayı harap oldu. | Open Subtitles | زوجتك... كانت محطّمة جرّاء محاولتك الخائبة |
Sam, kız mahvolmuş. Bugüne dek onu bu kadar üzgün görmedim ki inan bana bu kızı üzgün gördüm. | Open Subtitles | (سام)، إنّها محطّمة لم أرها بتلك الكآبة من قبل مُطلقاً |
Kızını ve torununu kaybetmişti. Monique mahvolmuş haldeydi. | Open Subtitles | لقد فقدت ابنة و حفيدة، كانت (مونيك) محطّمة تماماً! |
Aletlerin hepsi parçalanmış. | Open Subtitles | إنّ المقاييس جميعا محطّمة. |
Ve bir gece O'nu aradım, telefonu oda arkadaşı açtı ve bana Craig'in öldüğünü söyledi, yıkılmıştım. | Open Subtitles | أنّه الشخص المنشود واتصلتُ به ذات ليلةٍ وأجاب زميله على الهاتف وأخبرني أنّ (غريغ) قد مات، وكنتُ محطّمة أنا وزميله نثرنا رماده |
Ayrıldığımızda perişan olmuştun. | Open Subtitles | عندما انفصلنا، كنتِ محطّمة تماماً |
"Sevgili Ken, paramparçayım. Bu soğukluk neden? | Open Subtitles | "عزيزي (كين)، أنا محطّمة لمَ تتجاهلني؟ |
Ben ümitsiz vakayım! | Open Subtitles | أنا محطّمة |