"محظوظ لأني" - Translation from Arabic to Turkish

    • için şanslısın
        
    • için şanslı
        
    • şükret
        
    • için şanslıyım
        
    • için şanslıydım
        
    Orada olduğum için şanslısın. Bir de olmasaydım neler olurdu ? Open Subtitles انت محظوظ لأني امسكت بهم من يعلم مايمكن ان يحدث؟
    O düğünde lokantama verdiğin hasar için Jenna'nın maaşından bir şey kesmediğim için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ لأني لم أخصم من راتب جينا لكل الأضرار التي ألحقتها بمطعمي، أثناء الزواج.
    Seni sevdiğim için şanslısın, yoksa seni ihanetten dolayı astırırdım! Open Subtitles أنت محظوظ لأني أحبك, وإلا كنت لتشنق بتهمة الخيانة
    - Sadece sizi bulduğumuz için şanslı hissediyorum. - Şanslıydınız. Open Subtitles ـ فقط يبدو أنني محظوظ لأني وجدتك ـ انت حقاً محظوظ
    Bana bunu bütün gün izlettiğini düşünürsek tüm paranı almadığıma şükret. Open Subtitles انت محظوظ لأني لا آخذ كل اموالك بعد ان جعلتني اشاهد ذلك طوال الظهيرة
    Oradan sağ salim çıktığım için şanslıyım. Open Subtitles إني محظوظ لأني خرجت من هناك حي
    - Kurtulabildiğim için şanslıydım. Open Subtitles اذا حادث السيارة كان حقيقي انا محظوظ لأني نجوت منه
    Yetkimi kötüye kullanmadığım için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ لأني لا أميل إلى إساءة إستعمال صلاحياتي
    Senin yakandan düştüğüm için mekanına rahatça gidebildiğin için şanslısın. Open Subtitles محظوظ لأني أخرجتك لكنت في طريقك إلى سجن الأحداث
    Bir sürü işim var. Burada olduğum için şanslısın. Open Subtitles لدي الكثير من الشفرات أنت محظوظ لأني موجود
    Sen, dün gece seviştiğim için şanslısın. Open Subtitles أنتمــا غبيان. أنت، أنت محظوظ لأني مارست الجنس الليلة الماضية.
    Böyle birden kapımda beliriyorsun, misafirim olmadığı için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ لأني لا أملك صحبة تظهر هنا هكذا
    Burayı yakmadığım için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ لأني لن أشعل النار فيها.
    Seni ele vermediğim için şanslısın. Open Subtitles يا هذا أنت محظوظ لأني لم أشي بك
    Seni pislik, bunu sana saplamadığım için şanslısın! Open Subtitles عليك اللعنه محظوظ لأني لم أجرح بهذه
    Kalmana izin verdiğim için şanslısın. Open Subtitles و أنت محظوظ لأني أجعلك تقيم هنا
    benimse doğduğum için şanslı olduğumu. Benim yine de şansa ihtiyacım yok. Open Subtitles يقول إنني محظوظ لأني وُلدت لكني لا أحتاج للحظ
    - Hapse gitmediği için şanslı. - Yapma be, dostum. Open Subtitles إنه محظوظ لأني لم آخذه للسجن - هيا يا رجل -
    Bu gibi zamanlarda anlıyorum ki Rowley benim gibi bir arkadaşı olduğu için şanslı. Open Subtitles إنها أوقات كتلك هي ما تجعلني أدرك أنّ (رولي) محظوظ لأني صديقه
    Seni içeri atmadığıma şükret evlat. Tutuklanmak gerekirdi. Open Subtitles أنت محظوظ لأني لن اسجنك يا فتى يجب ان تكون معتقلا
    Sana bunu verdiğime şükret! Open Subtitles .تراجع أنت محظوظ لأني سأتركك
    Ve bu işe sahip olduğum için şanslıyım. Open Subtitles وانا محظوظ لأني امتلك هذا العمل
    Hayır, memura karşı bir kin gütmüyorum ama nitrogliserin ilaçlarım yanımda olduğu için şanslıydım. Open Subtitles لذا لا أُكن الضغينة على النائب بالرغم أنني محظوظ لأني أمتلك حبوب النيتروجلسرين كما أُخبرك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more