Beklendiği üzere, bu derin amaç hissi, LEGO çalışanlarını oldukça motive ediyor. | TED | وليس مفاجئاً هذا الهدف العميق أظهر بأنه محفز للعاملين في ليغو. |
Onu yakalayacağız. Hapsi boylayacak. Vurulmanın beni motive ettiğini söylemeliyim. | Open Subtitles | سنلحق به وندخله إلي السجن أعتبر الاصابة بطلق ناري محفز للغاية |
İnternetin yaptığı şey ise katalizör olmak. | TED | و مع ذلك، ما يفعله الإنترنت هو أنه محفز. |
- Bu güçlü bir motivasyon olabilir. - Evet olabilir. | Open Subtitles | ــ يبدو أن هذا محفز قوي ــ أجل, يبدو كذلك |
Sünnet derisindeki ya da herhangi bir derideki kokain uyarıcı değildir; uyuşturucudur. | Open Subtitles | الكوكائين على الجلد أو أي جلد آخر ليس محفز بل عامل تخدير |
teşvik edici bir konuşmayla ayaklarınızı yerden kesmek ve mağdurların onuru ve insanlığı için savaşmanın öneminden konuşmak istedim. | TED | أردت تحريككم عاطفيًا بخطاب محفز عن أهمية النضال ﻷجل كرامة وإنسانية الناجين. |
Rastgele uyarıcılar, ciddi algılanır. | Open Subtitles | محفز عشوائي يرى بأنه مهم |
Mutlaka onu kendini değiştirmeye itecek ikincil bir tetikleyici olmalı. | Open Subtitles | لا بد من وجود محفز ثانوي يحفزه ليغير من نفسه |
Nöbetlerimi azaltmak için akciğer-mide siniri uyarıcısı yerleştirdim. | Open Subtitles | زرعت محفز العصب المبهم بهدف تقليل نوبات التشنج. |
Evet, vurulmayı her zaman motive edici bulmuşumdur. | Open Subtitles | أجل, حسناً, لطالما وجدت أن إطلاق النار أنه عامل محفز |
- Pornografide aktörü motive halde tutan, onu tahrik eden kimse... anlıyor musun? | Open Subtitles | في الخلاعة هو الشخص الذي يبقي الممثل محفز ، مثار أتعرفي؟ |
Eğer birisi motive etmek için öfkemi cesaretlendirmek yerine beni yedeğe alsaydı, hayatımı değiştirebilirdi. | Open Subtitles | ، بدلًا من تشجيع غضبي بصفتي محفز, لربمّا أنها تغير حياتي. |
Karbon dioksitin yeniden takdimi bir katalizör gibi iş görebilir. | Open Subtitles | إن إعادة إدخال ثاني أكسيد الكربون قد تكون بمثابة عامل محفز |
Serumun içeriğindeki proteinlerin, her bir bireyin bünyesindeki adrenalin tarafından üretilen enzimlerle bağ kurmasını sağlayan bir çeşit katalizör. | Open Subtitles | محفز ما يسمح للبروتينات من المصل التفاعل مع الانزيمات التي يفرزها ادرينالين الشخص |
Bir katalizör kullanıldığına dair bir iz var mı ? | Open Subtitles | هل هناك دليل على استخدام محفز للحريق |
Sanırım insanları kamçılamanın iyi bir motivasyon kaynağı olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنّ ضرب الناس بالسوط هو محفز مناسب |
Yaptığımız veya inandığımız şeylerin temelindeki motivasyon kaynağı, ölümdür. | Open Subtitles | معظم ما نفعله معظم ما نعتقده محفز بواسطة الموت |
İşte o zaman Himalayalardaki insanların kataraktlarına yardım edilebileceğini düşünmeye başladım ve farkettim ki bu tür narsistçe bencillikten ayrılıp başkalarını düşünmenin fedakarca keyfine, yardım edilen insanlar için iyi hissetme sonucuna vardım. Sanırım bu bir motivasyon sebebi. | TED | ثم بدأت أفكر في الناس الذين يعيشون في الهمالايا ممن يحتاجون مساعدة لعلاج أمراض عدسة العين، فأدركت أني انتقلتُ من التمركز حول الذات النرجسي إلى سعادة الإيثار، إلى الشعور الطيب اتجاه الناس الذين تقدم لهم لمساعدة. أعتقد أن هذا محفز. |
Tamam, şimdi de sıkıntı çıkaran bir uyarıcı deneyeceğiz. | Open Subtitles | حسناً، تالياً سنقوم بإدخال محفز يثير القلق، و نقوم بقياس مستويات التوتر |
Vagus sinir uyarıcı, doğuştan gelen hasarlarda kullanılmaz ki. | Open Subtitles | كان من المستحيل نجاح محفز العصب المبهم في حال وجود تلف في الدماغ. |
Şu anda, sıfır teşvik ve ödülle neden hızlı süreyim ki? | Open Subtitles | الآن. بدون محفز أو جائزة لما أقود بسرعة ؟ |
Rastgele uyarıcılar, ciddi algılanır. | Open Subtitles | محفز عشوائي يرى بأنه مهم |
Hatırlarsın, ikincil bir tetikleyici olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | اتذكر انني قلت انه هناك محفز ثانوي؟ |
Bir şey yerleştirmiştin. Vagus siniri uyarıcısı. | Open Subtitles | زرعت شيئاً يسمى "محفز العصب المبهم". |
Mutluluk, büyük bir motivasyondur ve biz mutlu olmak için gayret ederiz. | TED | والسعادة محفز عظيم: إننا نكافح بكل ما بوسعنا من أجل السعادة. |