Bulunan tek şey, bir kelimeymiş. Bir ağaca kazınmış. | Open Subtitles | والشئ الوحيد المتبقى كان كلمة واحدة وجدت محفورة في شجرة |
Arkalarında bıraktıkları tek şey ağaca kazınmış bir yazıydı. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي خلّفوه ورائهم كانت كلمة واحدة محفورة في الشجر |
Şimdi elimde kalan tek şey ise şu duvara kazınmış "Jones" kelimesi. | Open Subtitles | كل ما سيكون عليه الآن ان كلمة جونز محفورة عليه الآن |
Bütün bu tepelerde lavın içerisine oyulmuş bunlar gibi hazineler vardır. | Open Subtitles | في كل مكان من التلال ، هناك تُحف مثل هذه محفورة في الرواسب |
Yaşlı bir adam. Efendisinin izleri etine kazınmıştı. | Open Subtitles | وهو رجل كان لسنوات علامة سيده محفورة على جسده |
Bu yüzden hapse atıldı ama sözleri beynime kazılı duruyor. | TED | وتم اعتقاله بسبب ذلك. ولكن كلماته محفورة في ذهني: |
Bak, ölen gazeteci adamlar Doreen Hanscomb cinayeti, alnına kazınan not... | Open Subtitles | إصغي الإثنين الذين يعملون بالجدريدة . " و جريمة قتل " دارين . مع مُذكرة محفورة برأسها |
Normalde düşünceler beynimize kazınmış olan veri kanallarını izlerler. | Open Subtitles | الأفكار العادية يبدو أنها مسيرة بأخاديد محدةة محفورة في أدمغتنا |
Normalde düşünceler beynimize kazınmış olan veri kanallarını izlerler. | Open Subtitles | الأفكار العادية يبدو أنها مسيرة بأخاديد محددة محفورة في أدمغتنا |
Bu herbirimizin içinde taşıdığı bedenlerimizin hücrelerine kazınmış ve Dünya'daki tüm canlıların okuyabildiği bir dilde yazılmıştır. | Open Subtitles | إنها رسالة يحملها كلًا منا بداخله محفورة في جميع خلايا أجسادنا بلغة يستطيع قراءتها كل من على وجه الأرض |
Çoğunluğuysa yüzeylere kazınmış isimlerdir. | Open Subtitles | أو كان الكثير منها مجرد أسماء محفورة على الاسطح |
Ve bu zaman, özellikle o zamanlar burada yaşamış insanların zihinlerine kazınmış. | Open Subtitles | وتلك الفترة تحديدا... محفورة بذاكرة الناس الذين كانوا متواجدين هنا |
Sanırım metale kazınmış olan bu şeyler runik harfler. | Open Subtitles | أظن هناك حروف " رونية " محفورة على المعدن |
Namluya sayılar kazınmış. | Open Subtitles | توجد أرقام محفورة على الماسورة |
Evet, ve burada kayaya oyulmuş Yahudi mezarlarının kalıntılarını görüyoruz. | Open Subtitles | و مالدينا هُنا هي بقايا قبور محفورة في الصخر قبور يهودية |
Niçin göğsü "Teepee" olarak oyulmuş ki? | Open Subtitles | -لم رسـمة الخيمة محفورة في صدره -رسمة خيمة |
Shawneeler'in sihirli sözlerini bu oyulmuş kuru kafaya doğru söyleyeceğiz. | Open Subtitles | محفورة بهذه الجمجمة البشرية - ذلك سهل جداً - |
Naomi, şunu bir yere yaz. B 32.1 56. Bu başpiskoposun göğsüne kazınmıştı. | Open Subtitles | "ناعومى" أكتبى هذا**ب 32.156** كانت محفورة على صدره |
Odelle ve ben evlendiğimizde düğün tarihimiz... yüzüklerimizin içine kazınmıştı. | Open Subtitles | Odelle وكان لي موعد الزفاف لدينا محفورة على الخواتم لدينا عندما تزوجنا. |
Sanki beynim kazınmıştı. | Open Subtitles | محفورة في ذهني |
Çok berbat bir koku vardı, ama bu şekilde kazılı değildi. | Open Subtitles | كانت هناك رائحة كريهة جداً لكن الحفرة لم تكن محفورة بشكل كامل هكذا |
Belki de sadece duvarlara ya da bir kayıt cihazına kazınan anılardır. | Open Subtitles | أو ذكريات محفورة بالجدران كشريط التسجيل |