"محل المجوهرات" - Translation from Arabic to Turkish

• Kuyumcu
• Kuyumcudan
• kuyumcuya
• mücevher dükkanı
• mücevher dükkanında
• kuyumcuda
• kuyumcunun
• Mücevher dükkânını
• kuyumcuyu
• kuyumcudaki

- Seema'nın arkadaşı hani o gün biz Kuyumcu dükkanında karşılaşmıştık ya!
صديقة سيما الذى قابلناها فى محل المجوهرات فى ذلك اليوم

Kuyumcu ellerindeki en iyisi olduğunu söyledi.
إنّ الفرقةَ ذهبُ أبيضُ. صاحب محل المجوهرات قالَ بأنّه كَانَ الألطفَ الواحد كَانَ عِنْدَهُ.

Hey, anne, Kuyumcudan yeni geldim, ve söylemeliyim ki .....
اهلاً أمي عدت للتو من محل المجوهرات ويجب ان اقول لك هل رأيتِ هذا؟

Taşı sallanıyordu, kuyumcuya götüreceğim.
أنفكت الحجارة فأخذته إلى صاحب محل المجوهرات

mücevher dükkanı soyulmuş mu?
محل المجوهرات مسروق حسنا هذا واضح

Seni böyle gördüğüme çok sevindim mücevher dükkanında, takım elbise ve kravatla.
سعدت للغاية برؤيتك هكذا... مرتدياً البدلة وربطة العنق في محل المجوهرات

Ajan Henderson, kuyumcuda bırakılan notun, sağ elle...
العميلة " هندرسون " قالت أن الملاحظة التى تركت فى محل المجوهرات

Hüseyin'in kuyumcuya gittiği... ve kuyumcunun onu aşağıladığı... sahneyi arıyorum.
أبحث عن تلك المشاهد التي يذهب فيها حسين إلى محل المجوهرات ويقوم التاجر بإهانته

Kuyumcu dükkanına doğru yola çıkmandan itibaren sana verilen ismi kullanacaksın, Süleyman.
ستأخذ الإسم الذي كان لك حين يوم سرقم محل المجوهرات إسم أبوك سليمان

Kuyumcu soygunundaki üç adam ayrıca ailemin ölümünden de sorumlu.
الان جميع الرجال الثلاث المتورطون بسرقة محل المجوهرات كانوا ايضا متورطين بمقتل والدي

92'de Güney Ashland'de yapılan şu Kuyumcu soygununu hatırlayanınız var mı?
هل تتذكرون الواقعة التي حدثت في محل المجوهرات في جنوب اشلاند في عام 92 ؟

Bu yüzden Kuyumcu dükkanında çalışıyordu.
لهذا السبب هو كان يعمل في محل المجوهرات.

Eminim O, kendine çoktan bir şeyler almıştır Kuyumcudan ve ayırtmıştır.
انا متأكد انها اخذت شيئا من محل المجوهرات وحجزته

Olay yeri bu maskeyi Kuyumcudan birkaç sokak ötedeki bir çöp kutusunda buldu.
رجال التحقيق فى الموقع وجدو هذا القناع على بعد شوارع قليله من محل المجوهرات فى سله المهملات

Kuyumcudan ayrıldığımdan günden beri bu geceyi düşünüyorum.
كنت أفكر بهذه الليلة كل يوم منذ غادرت محل المجوهرات

kuyumcuya gidiyorum, bazı parçaları, alınması için ayırtacağım ...
سأتوجه الى محل المجوهرات لأحجز بعض القطع

Babasının mücevher dükkanı olduğunu biliyordu.
كان يعلم أن أبيها يملك محل المجوهرات

mücevher dükkanı onların bölgesiymiş.
وكان محل المجوهرات في منطقتهما

Silahlı soygun. 1997'de mücevher dükkanında...
سطو مسلح.محل المجوهرات ذلك عام 1997

Ve işte tekrar burada kuyumcunun önünde.
وها هو مجدداً خارج محل المجوهرات

Keyes şehre inip kuyumcuyu soyduğu zaman olan saat 10:30'da çalışmaya başladı.
ينطلق فى العاشرة والنصف بينما يكون (كييز) عبر المدينة يسرق محل المجوهرات

Bu, kuyumcudaki kameranın yakaladığı, düşük çözünürlükte, dijital bir görüntü.
وهذه سرقة ، من كاميرة محل المجوهرات قليلة الجودة