Yüzünde, hiç alışkın olmadığımız, kocaman bir gülümseme vardı çünkü haberler çoğu zaman onu üzerdi. | TED | كانت هناك ابتسامه كبيره تعتلي محياه .. والتي كانت نادره في ذلك الوقت .. لأن الأخبار كانت تحبطه بالعاده |
Arkamı döndüm, o orada dikiliyordu, Yüzünde suçlu bir ifadeyle duran erkek hostesi gördüm. | Open Subtitles | فكان المضيف يقف هناك، ونظرات الذنب تعلو محياه |
Dünyadaki en göz alıcı iş değil belki, ama işini Yüzünde bir gülümsemeyle yapıyor. | Open Subtitles | انها ليست اجمل وظيفة بالعالم ولكنه يفعلها بإبتسامة على محياه |
Görünüşe göre, o sopayı savururken Yüzünde pis bir gülümseme varmış... | Open Subtitles | يبدو أنه حين يقومُ بالتلويحِ به فإنه يقفُ مع تلك الإبتاسمة على محياه |
Yüzüne bakın ! Yüzünde yazdığını göreceksiniz ! | Open Subtitles | انظروا الأمر واضح على محياه الآن |
Yüzünde tuhaf, küçük bir gülümseme vardı sanki "Ölüm o kadar da kötü değil." der gibiydi. | Open Subtitles | كانت تعلو محياه ابتسامة غريبة... كما لو كانت تعبّر،" في النهاية الموت ليس أمرًا سيئًا." |