| Bundan dolayı, çok farklı türlerde görsel olmayan kullanıcı arayüzü teknolojisi geliştirdik. | TED | لذلك ، قمنا بتطوير أنواع مختلفة من واجهة مستخدم تقنية غير بصرية. |
| Işığın farklı dalga boyları bu işte farklı etkilere sahiptir. | TED | أطوال موجية مختلفة من الضوء لها أنشطة مختلفة للقيام بذلك. |
| farklı yağları yiyen bir bakteri yaratabilir ve bir petrol akıntısını temizleyebilir miyiz? | TED | هل نستطيع صناعة جراثيم تبتلع أنواعا مختلفة من الزيت، بحيث تنظّف الزيت المسكوب؟ |
| Sanırım bunu birkaç hafta içinde, dört farklı çatı kaplama şekliyle çıkaracaksınız. | TED | ستقوم بإصدار هذا خلال أسبوعين، حسب ظنّي، بأربعة أنواع مختلفة من الأسقف. |
| Ben küçükken, çeşitli koleksiyonlarım vardı sopalar, taşlar, çakıl taşları ve deniz kabukları. | TED | عندما كنت طفلا، كان عندي مجموعات مشكّلة مختلفة من عصي وأحجار وحصي وأصداف. |
| Ekranda, sekiz değişik kanser tipi için hastaların hayatta kalma oranları görünüyor. | TED | إذن ها هي معدلات بقاء المرضى من 8 أنواع مختلفة من السرطان. |
| Aralarındaki her çizgi iki insan arasındaki ilişki. farklı türde ilişkiler. | TED | كل خط بينهم هو علاقة بين شخصين أنواع مختلفة من العلاقات. |
| Milyonlarca yıllık evrim bazı yakın ilişkiler daha yaratmış farklı dinozor türleri arasında. | Open Subtitles | ملايين السنين من التطور خلقت علاقات وطيدة بين أنواع مختلفة من الديناصورات أيضا |
| Pekala, ikisi farklı eyaletlerde, ama aynı hafta sonu olsalar da farklı saatlerdeler. | Open Subtitles | حسناً ، إن الأمران بولايتين مختلفتين و لكنهما خلال أوقات مختلفة من اليوم |
| Yüzeyi ve sağa doğru meyleden yivler, üç farklı ateşli silaha uyuyor. | Open Subtitles | خمسة أسطح مع نقوش بإلتواء أيمن متوافقة مع أنواع مختلفة من الأسلحة |
| Altı farklı takım farklı şehirler için. Her takım beş kişiden oluşuyordu. | Open Subtitles | .ست فرق مختلفة من مدنَ مختلفة كل فريق يتشكلُ من 5 أفراد |
| O zaman, şu andan itibaren daha farklı bakacağımın garantisini verebilirim. | Open Subtitles | حسناً ، أعدك بأن أنظر له بزاوية مختلفة من الآن فصاعداً |
| farklı parazit türleri insan vücudunda çeşitli değişikliklere yol açarlar. | Open Subtitles | أنواع مختلفة من الطفيليات تسبّب تغيرات مختلفة في جسم الإنسان. |
| Merdivenin basamakları, daha küçük dört farklı tür molekülden oluşur. | Open Subtitles | درجات السلم مصنوعة من اربعة أنواع مختلفة من جزيئات اصغر |
| Birbirinden farklı travmaları ve çeşitli aşamalardaki iyileşmeleri gösteren 44 bölge saydım. | Open Subtitles | أحصيت 44 موقعا متميزة مشيرا إلى الصدمة منفصلة ومراحل مختلفة من الشفاء. |
| Dün gece birisi şehrin değişik yerlerinde 12 farklı lüks aracı çalıp... | Open Subtitles | ليلة أمس سرق شخص ما 12 مركبة راقية مختلفة من أرجاء المدينة |
| farklı gerçekliklerden gelen bütün Rick'ler hükümetten saklanmak için bir araya geldi. | Open Subtitles | جميع ريكس مختلفة من كل الحقائق المختلفة معا لإخفاء هنا من الحكومة. |
| Bu masaldaki her karakter orkestranın farklı bir enstrümanı tarafından temsil edilecektir. | Open Subtitles | كل شخصية في هذه الرواية ستمثّل من قبل آلة مختلفة من الأوركسترا |
| 6 farklı uyku ilacı içmiş gibi mi garip hissettin? | Open Subtitles | مضحكة مثل أنك شربتي 6 أنواع مختلفة من الحبوب المنومة |
| Bunlar, altı farklı çeşit ipek üretiyorlar ve bir araya gelerek insanoğlunun şimdiye kadar ürettiği her türlü iplikten daha sağlam olan bir ipliği oluşturuyorlar. | TED | تقوم بانتاج 6 انواع مختلفة من الحرير تتجمع سوية لتكون خيطاً اقوى من اي خيط يمكن للانسان صنعه |
| Üyeler tarikata girdiklerinde, çeşitli beyin yıkama biçimlerine maruz kalırlar. | TED | يتعرض الأعضاء إلى أساليب مختلفة من التلقين متى أصبحوا أعضاء. |
| Şimdi yapacağımız şey ise değişik şekil ve boyutlardaki davullara bakmak. | Open Subtitles | لذا مانفعله هو أننا سنبحث عن أشكال وأحجام مختلفة من الطبول |
| Araştırmalarımda gördüm ki süt ürünlerinin birçok kanser türüyle de ilgisi var. | Open Subtitles | بالبحث أكثر، وجدتُ أنّ الألبان على صلة بأصناف مختلفة من السرطان أيضًا. |