| Belki aynı boyuttaki 2 beyin aslında çok farklı miktarlarda nöron içeriyorlardı. | TED | قد يوجد دماغان ذوا الحجم نفسه إلّا أنهما مكونان من عددين مختلفين جداً من الخلايا العصبية. |
| Bu, aynı zamanda bize resimle ilgili çok farklı iki geleneği hatırlattı. | TED | هذا أيضاً يذكرنا باثنين مختلفين جداً من التقاليد التصويرية. |
| İnsanlar ölüyken çok farklı gözüküyorlar değil mi? | Open Subtitles | يبدو الناس مختلفين جداً حين يكونون أمواتاً |
| Orada, birbirinden çok farklı dört kişi her şeye rağmen aile oldular. | Open Subtitles | هذه القصة بدأت في منطقة بعيدة تدعى اوهايو حيث اربعة اشخاص مختلفين جداً |
| Evet. Şimdi çok farklı olduğumuzu tahmin edebiliyorum. | Open Subtitles | نعم، أعتقد أننا مختلفين جداً الآن |
| Tüm bunlara rağmen belki de çok farklı değilizdir. | Open Subtitles | يبدو أننا لسنا مختلفين جداً على أي حال |
| Biz çok farklı karakterleriz, Indu. | Open Subtitles | إننا مختلفين جداً |
| Bu ikisi çok farklı şeyler. | Open Subtitles | انهما شيئين مختلفين جداً. |