Birilerine; benden hoşlanıyor gibi davranmaları için para vermek, bana korkutucu geliyor. | Open Subtitles | أَبْدو مخيفَ كليَّاً حول شخص ما الدافع سَيَزْعمُ بأنّهم يَحْبّونَني. |
Eğer biri sana "Şeytan Koruluğu" isimli bir kitap okumanı söylese kitabın korkutucu olacağı heyecanlı olacağını veya içinde şeytanın geçeceğini düşünmez misin? | Open Subtitles | إذا واحد طُلِبَ القِراءة a يَحْجزُ "مسمّى خشبِ الشيطانِ، " واحد سَيَكُونُ صحيحَ في الإفتِراض الذي الكتاب كَانَ مخيفَ أَو إثارة أَو كَانَ عِنْدَها الشيء "devilly" فيه، |
- İşte bu korkutucu değil. - Öyle mi? | Open Subtitles | - لأن ذلك لَيسَ مخيفَ. |
- korkunçtu. | Open Subtitles | ذلك كَانَ مخيفَ. |
Çok korkunçtu. | Open Subtitles | هو كَانَ مخيفَ جداً. |
İçimde bir şeyler başlıyor gibiydi. korkutucuydu. | Open Subtitles | هو كَانَ مثل شيءِ بالداخل يسَيْطَرَ.كَانَ شيئ مخيفَ. |
Tüyler ürperticiydi. | Open Subtitles | هو كَانَ مخيفَ. |
Bu gerçekten etkileyici bir şekilde korkunçtu. | Open Subtitles | كَانَ مخيفَ جداً. |
Çok korkunçtu! | Open Subtitles | كَانَ مخيفَ جداً! |
- korkutucuydu. | Open Subtitles | النجاح الباهر، ذلك كَانَ مخيفَ. |
Ama bir anda ortaya çıkman gerçekten de korkutucuydu. | Open Subtitles | لكن ذلك الظُهُور خلفي كَانَ مخيفَ جداً |
Koselbruch'daki sessizlik, tüyler ürperticiydi. | Open Subtitles | الصمت في "شوارزكوم" كان مخيفَ |