Ona zaten bir iyilik borçlusun. Daha fazla borçlanma bence. | Open Subtitles | أنتِ مدينةٌ له مسبقاً، لا أنصحكِ أن تصبحي مدينةً له أكثر. |
Ondan çok daha fazlasına borçlusun asker. | Open Subtitles | أنتِ مدينةٌ بما هو أكثر من ذلكَ بكثير أيتها الجندي |
Aşka hasret insanlarla dolu bir şehir. | Open Subtitles | مدينةٌ مليئةٌ بالناس، جميعهم يتلهفون للحب! |
Harika hafta sonlarımı sana borçluyum. | Open Subtitles | إنني مدينةٌ لكل عطلات نهاية الأسبوع الرائعة لك. |
Bana borçlu. Hiç yaşadığımız bir durum değildir bu. | Open Subtitles | لذا هي مدينةٌ لي، لم يحدث هذا ابداً من قبل |
Hava mı? Bize yardımcı olacak kişiyi biliyorum. Bana bir iyilik borcu var. | Open Subtitles | أعرف الشخص المناسب لمساعدتنا، و هي مدينةٌ لي بصنيع. |
Bu yüzden sana teşekkür ederim. Sana borçlandım. | Open Subtitles | لذا شكرا لك، أنا مدينةٌ لكِ |
Bale kraliçesi. Bana 100 papel borçlusun. | Open Subtitles | إنها ملكة حفل التخرج ، أنت مدينةٌ لي ب 100 دولار |
Geri alamazsak bana bir milyon dolar borçlusun. (Dolarda 3 buçuğu gördü zor iş) | Open Subtitles | إذا لم تسترجعيها ، أنتي مدينةٌ لي بمليار دولار |
Sen de bana bir kucak dansı borçlusun. | Open Subtitles | إذاً فأنتِ مدينةٌ لي بنصف رقصة |
Başka şansın yok ama. New York koca şehir. | Open Subtitles | يبدو أنه الحل الوحيد أمامكِ فـ " نيويورك " مدينةٌ كبيرة |
Yeni bir şehir, yeni bir iş, yeni bir banka, yeni bir hayat! | Open Subtitles | 1،2،3 مدينةٌ جديدة... وظيفةٌ جديدة، مصرف جديد حياةٌ جديدة. |
Aile başına 10.000 dolarla, her hafta bir milyon insanlık bir şehir. | TED | مدينةٌ لمليون شخص في الأسبوع بمقدار(١٠٠٠٠) دولار للعائلةِ الواحدة! |
Yaptıklarınız için size borçluyum bu yüzden içkiler benden. | Open Subtitles | أنا مدينةٌ لكم بالكثير لذا الشراب على حسابي |
Ona çok şey borçluyum. Birlikte bir çok savaşa girdik. Başka bir şey yok. | Open Subtitles | أنا مدينةٌ له بالكثير، خضنا معارك كثيرةً جنباً إلى جنب، ليس أكثر |
artık ben sana borçluyum. | Open Subtitles | في الواقع, يبدو أني مدينةٌ لكِ |
Haklısın, unutmuşum... Sen bana bir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | هذا صحيح ،لقد نسيت و أنتِ لستِ مدينةٌ لي بأي شيء |
Ve bu iş bittiğinde size borçlu olmayacağım. | Open Subtitles | وحينما ينتهي كلّ هذا، لن أكون مدينةٌ لك بشئ |
Ne yani şimdi sana kendini borçlu falan mı hissediyor? | Open Subtitles | إذًا ماذا؟ هل تشهر بأنها مدينةٌ لك الآن أو شيئً من هذا القبيل؟ |
Ayrıca bana bir iyilik borcu var. | Open Subtitles | كما أنّها مدينةٌ لي بخدمة لذا... |
Bu yüzden sana teşekkür ederim. Sana borçlandım. | Open Subtitles | لذا شكرا لك، أنا مدينةٌ لكِ |
Bana iyilik borcun olduğunu hatırlatmana gerek yok. | Open Subtitles | لا أحتاج تذكيراً بأنّكِ مدينةٌ لي بصنيع. |
Ethel'e bir özür borcum var. | Open Subtitles | أنا مدينةٌ لـِ"إيثيل" بإعتذار. |