Amca babama söyle, oldukça saygın bir yere iş başvurusunda bulundum. | Open Subtitles | عمي، أخبر والدي أن لدي مقابلة مع محطة مرموقة |
Ayrıca böyle saygın bir derginin bizi izlemeye gelmesinden de onur duyuyoruz. | Open Subtitles | ولنا كل الشرف، بتواجد شخصٍ من مجلة مرموقة |
Soho'da saygın bir mekanda bir görüşme ayarladı. | Open Subtitles | كانت قد رتبت للقائي في مؤسسة مرموقة بحي سوهو |
Evlendi ve iki çocuğu oldu. Kendisine ekonomiye büyük katkısı olduğunu söyleyen yüksek mevkiilerde arkadaşları vardı. | TED | تزوج ولديه ولدان .لديه أصدقاء ذوي مناصب مرموقة الذين طمأنوه بأنه ذا قيمة عظيمه للآقتصاد |
Kesinlikle öyle. Babam Savunma Bakanlığı'nda yüksek rütbeli birisidir, ondan bu işlerden iyi anlarım. | Open Subtitles | وأنا متأكد ، وأنا أعلم هذه الاشـياء لأن أبي وظيفته مرموقة في الجيش |
Bunlardan ikisinin oldukça prestijli firmalarda bayan ortaklar olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | أرى أن اثنتين منها لشريكتين امرأتين لدى مؤسسات مرموقة للغاية. |
Eğer prestijli bir hukuk derecesine sahip olursam daha büyük ölçekte daha fazla şey değiştirebileceğime kendimi ikna ettim. | TED | لذا أقنعتُ نفسي أن بإمكاني إحداث المزيد من التغيير وعلى نطاق واسع إذا ما تحصلتُ على درجة مرموقة في القانون. |
Ancak ön yargı bilimine uzun soluklu bir ilgisi vardı klişeler üzerine saygıdeğer bir İngiliz bursu açılınca başvurdu ve kazandı, sonrasında bu harika kariyerine başladı. | TED | لكن كان لديه اهتمام طويل الأمد بعلم التعصب، وحين فتحت منحة دراسية بريطانية مرموقة على الصور النمطية قدم طلبًا للحصول عليها، وفاز بها، ومن ثم بدأ تلك المهنة المذهلة. |
Dünya genelindeki saygın üniversitelerden aldığı fahri doktorluk diplomaları var. | Open Subtitles | قائمة درجات فخريّة مُثيرة للإعجاب من جامعات مرموقة في جميع أنحاء العالم. |
Daha saygın bir üniversiteden referans getirmeni öneririm. | Open Subtitles | قد يكون عليّ الأخذ في الإعتبار الحصول على إحالة من كلية مرموقة |
Ama orada saygın bir işi var, değil mi? | Open Subtitles | لكنه حصل على مكانة مرموقة هناك,اليس كذلك؟ |
N.F.L. çok saygın bir ünü var. | Open Subtitles | رابطة كرة القدم لديها سمعة مرموقة |
Dean Howland, bir diğer saygın enstitünün temsilcisi sizinle görüşmek istiyor. | Open Subtitles | ممثل من مؤسسة مرموقة هنا لرؤيتك |
Burası saygın bir üniversite ve sana tek bir kelime daha etmeyeceğim! | Open Subtitles | انصرف - ،هذه جامعة مرموقة ! وحديثي معك انتهى |
Biri bir yerin CEO'su, biri ünlü, biri bir yerde yüksek rütbeli. | Open Subtitles | في عالم الفن وإدارة الأعمال وجاليات أجنبية مرموقة |
yüksek tabakadan. Ne için aradığınızı söyleyeyim? | Open Subtitles | تبدو شخصية مرموقة هل يُمكنني أن أخبره بأي شأن تريده؟ |
Çok kısa sürede yüksek kalitede met üretmesiyle ünlüydü. | Open Subtitles | كان لديه مكانة مرموقة بإنتاج ميث الممتاز في وقت قصير جداً |
Ben bir deneyim dostum. yüksek mevkilerde insanlar tanıyorum. | Open Subtitles | ،أنا التجربة العلميَّة يا رجل .إني أعرف أناسًا في منزلات مرموقة |
Bir tane de Cambridge'ten. Anksiyete üzerine kitaplar, prestijli tıp dergilerinde makaleler. | Open Subtitles | قامت بنشر كتب عن القلق و مقالات فى مجلات طبية مرموقة |
Bütün öğrencilerin yatılı olarak okudukları prestijli bir okul. | Open Subtitles | إنها مدرسة مرموقة , بحيث يعشون الطلاّب في مسآكن |
Amerika birleşik devletleri avukatı gibi prestijli bir işi bıraktınız | Open Subtitles | تركت وظيفة مرموقة كمحام للولايات المتحدة |
Shinhwa gibi prestijli bir okulda böyle bir şey nasıl olabilir? | Open Subtitles | كيف يعقل أن يحدث مثل هذه الاشياء في مدرسة مرموقة مثل مدرسة "شينهوا"؟ |
Bu çok saygıdeğer görünüyor. | Open Subtitles | -كليّة الكلاب لـ(إيميلي وينثروب" )" -هذه تبدو مرموقة للغاية |