| Son zamanlarda kötü bir ruh hali içerisinde ama endişelenme, üstesinden gelecektir. | Open Subtitles | إن مزاجه معتل فى الفترة الأخيرة لا تقلقِ .. سيجتاز هذه الحالة |
| Sanırım ruh halini yakalamayı başarmışım değil mi? | Open Subtitles | أعتقد اننى اعرف مزاجه بنجاح, اليس كذلك ؟ |
| Yerinde olsam söylediklerini yapardım. Bu gece keyfi yerinde. | Open Subtitles | لو كنت مكانك سأفعل ما يقوله إنّ مزاجه جيّد |
| Belki de sadece bir problemin üzerinde yoğunlaşmalısın, mesela siniri. | Open Subtitles | حسنا، ربّما لو ركزنا فقط على .مشكلة واحدة، مثلا مزاجه |
| Kimse öğlen yemeklerini sineklerle paylaşacak modda gözükmüyor. | Open Subtitles | لا احد يبدو في مزاجه ليشاطر الغداء مع الذباب |
| Ama öfkesi nedeniyle donanmadan atıldığı için, yeni iş bulması gerek. | Open Subtitles | يبحث حالياً عن عمل جديد لأنه طُرد من القوات البحرية الخاصة بسبب حدة مزاجه |
| morali iyiyken söylemeliyiz. | Open Subtitles | لن يكون مزاجه مناسبا لأمر كهذا |
| Hatırlatayım, oldukça asabidir. | Open Subtitles | ان هذا الطفل مزاجه حاد |
| Ve asabiyeti kızgın olduğu zaman evet, James'i öldürtmüş olabilir. | Open Subtitles | .. و مزاجه .. إن كان غاضباً (أجل، أعتقد أنّه قد قتل (جيمس |
| Ölümünden önceki haftalarda ruh halinde bir değişiklik fark ettiniz mi? | Open Subtitles | هل لاحظتى أيه أشياء بشأن مزاجه فى الأسابيع الماضية ؟ |
| Yani, bugün kötü ruh halinde olan biri yok mu? | Open Subtitles | أتعنين بأنه لا يوجد شخص ما بالخارج مزاجه سيء اليوم ؟ |
| Ona antidepresant ya da onun gibi şeyler vermek istediler,ruh haleti dengesizdi, sürekli iniş ve çıkışlar yaşıyordu. | Open Subtitles | ووصف له نوع من الأدوية المضادة للإكتئاب للحفاظ على مزاجه مستقرا, ويتجاوز تلك التقلبلات التي تصيبه |
| Ama son birkaç haftadır, ruh hali tamamiyle değişti. | Open Subtitles | ولكن في الأسابيع القليلة الماضية تغير مزاجه تماما |
| Öğle yemeğinden sonra onunla konuşayım. Genellikle yemekten sonra keyfi yerine gelir. | Open Subtitles | دعني أتحدّث معه بعد الغداء أجد عادة مزاجه يتحسّن بعد الأكل |
| -Tadzio'nun her zamanki gibi keyfi yerinde. -Hadi otele dönelim Hania. | Open Subtitles | تادزيو مزاجه جيد كالمعتاد - دعينا نعود الى الفندق يا هانيا - |
| Müziğin sesi yüksek. keyfi kaçmış mı? | Open Subtitles | إنه يشغل موسيقى صاخبة هل مزاجه سيء ؟ |
| Ama nerede patlak vereceği belli olmayan siniri yüzünden son dünya kupasında başı büyük belaya girdi ve Lorenzo altı ay futboldan men edildi. | Open Subtitles | لكن مزاجه المتقلب اوقعه في المشاكل خلال بطولة كأس العالم الاخيرة تعرض لإيقاف لمدة ستة اشهر |
| O bir çapkın, yalan söylemekte iyi ve çok kötü bir siniri var ve bencil de. | Open Subtitles | .. إنه زير نساء، وجيد بالكذب .. لئيم، مزاجه حاد .. وانان ايضاً، كل هذا ومع ذلك |
| Ve açıkca siniri sizin aileden geliyor. | Open Subtitles | . و مزاجه واضح أنه قادم من جانب عائلتك |
| Yeni bir dava batağına daldı ve pek eliaçık bir modda değil şu an. | Open Subtitles | لقد إنغمس في قضية جديدة لتو و هو ليس في مزاجه المعتدل |
| Aşağılamaları, öfkesi bana acı çektirdi. | Open Subtitles | لقد تحملت شتائمه مزاجه العصبي |
| Bu arada haberin olsun, morali süper. | Open Subtitles | ولعلمك، مزاجه طيب |
| O asabidir. | Open Subtitles | إن مزاجه سيء. |
| Ve asabiyeti kızgın olduğu zaman evet, James'i öldürtmüş olabilir. | Open Subtitles | .. و مزاجه .. حينما يكون غاضباً (أجل، أعتقد أنّه قتل (جيمس |
| Tatlı görünümlerinin altında çirkin bir mizaç yatıyor. | Open Subtitles | ذو مظهر رائع يخبئ ورائه مزاجه المتعكر. |