Ve kullanılan gıdanın üçte birinin imkanı olmayan en küçük çiftçiden gelmesini şart koşmuşlardı. | TED | واشترطوا أن يأتي ثلث الغذاء المستخدم من مزارعين صغار لم تتوفر لهم مسبقاً الفرص. |
70 kadar çiftçiden, küçük çiftçilerden oluşuyor. | TED | وتتألف من 70 مزارعًا، مزارعين صغار. |
küçük çiftçilerle çalışacaktım. | TED | كنت سأعمل مع مزارعين صغار. |
Gördüğüm şey şu idi, mültecilerle ve açlık mağdurları ile çalıştım -- küçük çiftçiler, tamamı ya da tamamına yakını -- mahrum bırakılmışlardı ve yerleri değiştirilmişti. | TED | ما وجدته كان، بدأت العمل مع اللاجئين وضحايا المجاعة -- كلهم، أو تقريبا كلهم كانوا مزارعين صغار -- ممن فقدوا ممتلكاتهم وشردوا. |