Evet, son uçuşunu yaptığı uçakta bir yolcu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أنها كانت مسافرة على رحله قام بقيادته مؤخرا |
İlerde çamurlu yoldan geçemeyen çekici bir yolcu görüyorlar. | TED | يريان أمامهما مسافرة جذابة غير قادرة على عبور الطريق الوحلة. |
Geçenlerde, Yeni Gine'nin dağlık bölgelerinde seyahat ediyordum ve üç karısı olan bir adamla konuşmuştum. | TED | في الآونة الأخيرة، كنت مسافرة في مرتفعات غينيا الجديدة، وكنت أتحدث إلى رجل متزوج من ثلاث نساء. |
Bu hafta şehir dışında olduğu doğruydu ama seyahat etmiyordu. | Open Subtitles | بالفعل أنها خارج البلدة هذا الأسبوع، ولكنها ليست مسافرة |
Sadece bir tane çünkü birinci sınıfta yolculuk ediyordum... | Open Subtitles | واحد فقط, لأننيكنت مسافرة بالدرجة الأولى. |
Eh, deneyimli bir gezgin olarak, türbülans için sana benim yöntemimi soyleyeyim | Open Subtitles | حسنا, بصفتي مسافرة مخضرمة هنا دعني اعطيك علاجي المناسب من اجل الاضطرابات |
On beşinde. Annesi yokken benimle kalıyor. | Open Subtitles | عمرها 15 وهي تسكن عندي لان امها مسافرة |
Sana bir kadın, bir anne, aynı yolun yolcusu olarak yalvarıyorum. | Open Subtitles | أناشدكِ بصفتي امرأة و أم مسافرة على الطريق |
Ben Beverly Hills'e gidiyorum. Sizi istediğiniz bir yere bırakabilir miyim? | Open Subtitles | انا مسافرة لبيفرلي هيلز يمكن أن انزلك بمكان ما؟ |
Delta 1989'daki o yolcu, kendisinin "Federal Havacılık Ajansı" FAA'nın merkezine götürüldüğünü belirtiyor. | Open Subtitles | مسافرة من دلتا 1989 قالت أخذت إلى مقرِ ادارة الطيران الفيدرالية |
Uluslararası yolcu listesinde... kimin adı gözüme çarptı tahmin et? Şimdi de beni yasaklı yolcular listesine mi koyacaksınız? | Open Subtitles | خمن من وضع الاسم علي قائمة شحن مسافرة دوليا هل وضعت اسمي علي قائمة الحظر الجوي؟ |
Bir karar veriyorsun. Ben sadece bir yolcu değilim. | Open Subtitles | أنت تقوم باختيار الآن, أنا لست مجرد مسافرة, |
Amerikan ordusu yetkilileri cismin bir yolcu jet uçağı olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | ادّعى مسئولون عسكريّون أنّ المشاهد هي في الواقع لطائرةٍ نفّاثة مسافرة |
Yalnızca onun zamanda seyahat ettiğini bilen birisi bunu yapmış olabilir. | Open Subtitles | فقط شخص ما كان يعرف أنها مسافرة عبر الزمن سوف يقوم بعمل هذا |
Adı April Tuckman, kocası Howard ile seyahat ediyor. | Open Subtitles | اسمها أبريل تكمان مسافرة برفقة زوجها هاورد |
Dedesi ve büyük annesiyle seyahat ediyordu ama büyükannesi anonsu duyduğundan beri sağlık problemleri yaşıyor. | Open Subtitles | ...كانت مسافرة مع جدتها ولكن جدتها صادفتها بعض المشاكل الصحية منذ الاعلان |
İzninizle bizimle yolculuk eden bir bayanla tanıştırayım... | Open Subtitles | أيها الحاكم ، اسمح لي بتقديم سيدة كانت مسافرة معنا |
Dr. Robert Neville ve Ethan ismindeki bir çocukla yolculuk ediyorum. | Open Subtitles | انا مسافرة مع الدكتور روبرت نيفل و صبى اسمه إيثان |
Kutsanmış Ada'ya yolculuk yaptığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف إنّها كانت مسافرة الى جزيرة الرحمة؟ |
Harika. Kızkardeşim şehir dışında, o yüzden yiğenim bizde kalıyor, Olivia için bir oda hazırlamak konusunda bize yardım ediyor. | Open Subtitles | حسنًا رائع ، تقيم ابنة أختي معنا حاليًا بينما والدتها مسافرة |
Nora Dunn, tam bir gezgin ve serbest bir yazar. | TED | نورا دون هي مسافرة بدوام كامل وكاتبة حرة. |
Ben yokken başkalarını mıncıkladın mı? | Open Subtitles | هل غازلت أحد ما بينما كنت مسافرة ؟ |
O sarışın kadın da senin gibi zaman yolcusu. | Open Subtitles | تلك المرأة الشقراء، إنها .مسافرة عبر الزمن مثلك |
San Francisco California'dan İngitere'ye gidiyorum. | Open Subtitles | انني مسافرة من سان فرانسيسكو الى انجلترا |
Gitti derken seyahate falan mı çıktı yoksa kafası o buzlukta mı? | Open Subtitles | حسناً، بقولك "رحلت" تعني أنّها مسافرة أو أنَّ رأسها في ذلكَ الصّندوق؟ |