Bir gün, görünür biçimde üzgün siyahi bir genç geldi. | TED | ذات يوم، أتاني شابٌ أسودٌ مراهق، وكان مستاءً على نحو واضح. |
Belki tanısaydım çok daha üzgün olurdum. | Open Subtitles | لذلك لستُ مستاءً كما لو .كنتُ أعرفه معرفةً أكبر |
Dün gece biraz üzgün olduğumun farkındayım. | Open Subtitles | حسناً، أعترف أنّي كنتُ مستاءً بعض الشّيء ليلة أمس. |
Bana kızgın olduğun halde gelmene sevindim. | Open Subtitles | أنا سعيدة لقدومك هنا رغم أنك مستاءً مني. |
Onunla konuştuğumda kararımız konusunda canıgönülden üzgündü. | TED | وعندما تحدثت إليه كان حقاً مستاءً من قرارنا |
Kesinlikle öyle ve babam özellikle bana sinirli değilken beni hâlâ böyle çağırır. | Open Subtitles | انه كذلك دون شك ولايزال أبي يناديني بذلك خصوصاً عندما لايكون مستاءً مني |
Ama yemin ederim, işe gittiğim zaman da sinirliydi. | Open Subtitles | لكن أقسم لك بأنه كان مستاءً منذ قدومه للعمل |
Evet üzgünüm. Sesim üzgün gelmiyor mu? | Open Subtitles | نعم, أنا مستاء, هل لا أبدو مستاءً ؟ |
Umarım dünkü satranç maçı yüzünden üzgün değilsindir. | Open Subtitles | أمل أنك لست مستاءً بسبب لعبتنا ليلة أمس |
Geçen gün çok üzgün görünüyordun. | Open Subtitles | عليك فقد بدوت لقد بدوتَ مستاءً ذلك اليوم - لا .. |
Bunu zaten düşündüğüm için hiç üzgün değilim. | Open Subtitles | حسنا، تخيلت هذا بالفعل لذلك لست مستاءً |
- Çünkü New York'ta yaşarken üzgün olduğunda buraya gelirdik. | Open Subtitles | "لأنّنا حين كنّا نقيم في "نيويورك كنتَ تأتي إلى هنا حين تكون مستاءً |
Baban oldukça üzgün görünüyordu. | Open Subtitles | أباك يبدو مستاءً جداً |
Bak, ciddiyim ben... Niçin benimle buluşmak istediğini söylemedi ve sesi çok kızgın geliyordu. | Open Subtitles | اسمع، أنا جادّ، رفض اخباري بسبب رغبته في رؤيتي وقد كان يبدو مستاءً من شيءٍ ما. |
İlk günde aileler sinir bozucu oldukları için kızgın olabilir. | Open Subtitles | في اليوم الأول, يمكنه أن يكون مستاءً لأن الأهل مزعجين بشدة. |
Artık ona kızgın olmadığımı anladım. | Open Subtitles | ثم شعرت فجأة ، أنني لم أعد مستاءً منها |
Xander'la birlikte oradan kaçtık. Xander çok üzgündü. | Open Subtitles | اكساندر وأنا رحلنا عن المكان وقد كان مستاءً جدا |
Birkaç ay önce benimle irtibata geçti, üzgündü. | Open Subtitles | قببل بضعة أشهر اتصل بي، وهو مستاءً |
Basın toplantısı konusunda sinirli olduğunu biliyorduk. | Open Subtitles | عرفنا أنكَ كُنتَ مستاءً بشأن المؤتمر الصحفي |
Hiç sinirli veya endişeli değil miydi? | Open Subtitles | ليس مستاءً أو قلقاً على الإطلاق؟ |
Ve yüzünü asla unutmayacağım çünkü orada olduğum için o kadar sinirliydi ki. | Open Subtitles | ولن أنسى وجهه أبداً لأنه كان مستاءً جداً لوجودي هناك |
İddia ettiğin kadar mutsuz olmayabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لتتأكد من أننا نتواصل. أظنك ربما لستَ مستاءً كما تدعي. |
Çok kızmıştım. | Open Subtitles | كُنت مستاءً للغاية |
Büyük partisine burnunu sokmana Niles sinirlenmedi mi? | Open Subtitles | أليس نايلز مستاءً من حظورك؟ |