Ve yuvarlak bir masanın etrafında Hannah Montana'nın yanına oturdum, ki çoğu zaman sırtı bana dönüktü. | TED | وجلست بجوار هانا مونتانا على طاولة عشاء مستديرة مع ظهرها نحوي معظم الوقت. |
- yuvarlak değil işte, düz. O mektubu hatırlıyor musun hani bize... | Open Subtitles | أن الأرض مستديرة هى ليست مستديرة، هى مستوية |
- Dünya yuvarlak değildir. - Ne mırıldanıyorsun, Doktor? - Dünya yuvarlak değildir, düzdür. | Open Subtitles | هى ليست مستديرة بماذا تغمغم حوله، دكتور؟ |
yuvarlak bir masa mı? Bu nasıl bir saçmalık? | Open Subtitles | طاولة مستديرة ما نوع هذا العمل الشيطانى؟ |
Cafe Napoleon'da onu büyük yuvarlak bir masanın üzerine koydular. | Open Subtitles | وضعوه على طاولة مستديرة كبيرة " في مقهى " نابليون |
Ah, iyi. Hava kuvvetleri de geldi. Yeni yuvarlak uçaklarla. | Open Subtitles | حسنا القوات الجوية هنا بتلك الطائرات المستديرة الجديدة لا نملك طائرات مستديرة يا سيدى |
yuvarlak masa mı? Bu ne çeşit bir şeytanlıktır? | Open Subtitles | طاولة مستديرة ما نوع هذا العمل الشيطانى؟ |
"yuvarlak şapka giyerler, yaşasın Britanyalılar." | Open Subtitles | يرتدون قبعاتٍ مستديرة حياةً مديدة للبريتون |
"yuvarlak şapka giyerler, yaşasın Britanyalılar." | Open Subtitles | يرتدون قبعاتٍ مستديرة حياةً مديدة للبريتون |
"yuvarlak şapka giyerler, yaşasın Britanyalılar." | Open Subtitles | يرتدون قبعاتٍ مستديرة حياةً مديدة للبريتون |
Başka bir yuvarlak Masa'da iki hafta sonra görüşmek üzere o zamana kadar iyi okumalar. | Open Subtitles | سأراكم ثانية بعد اسبوعين حول مائدة مستديرة أخرى حتى الآن، قراءة جيدة وشكرا لمشاهدي برنامجنا الاسبوعي |
Buzdolabımızdaki her şey yuvarlak bir ekmek kabuğunun üstündeydi. | Open Subtitles | لقد كانت مثل كامل محتويات ثلاجتنا محشوة داخل قشرة مستديرة |
Bu yaştaki bir çocuk için söylemesi zor ama ama göz çukurları oldukça yuvarlak. | Open Subtitles | من الصعب التأكد من ذلك بالأطفال الصغار لكن مداراتَ العينَ مستديرة نسبياً |
Eğimli, yuvarlak kenarları var. | Open Subtitles | حصلتُ على علامات أسطوانية، حواف مستديرة. |
Sekiz yuvarlak masa ve masa başına on kişi. | Open Subtitles | 08طاولات مستديرة كل واحدة منها تسع لـ: 10 أشخاص |
ama aynı zamanda kafeteryadan 4 yuvarlak masaya ve alabildiğimiz kadar sandalye almamız gerek. | Open Subtitles | ونحتاج ايضاً 4 طاولات مستديرة من المطعم وثم كل المقاعد المكدسة التي يمكننا ان نحصلَ عليها |
Benim sandalyem diğerlerinkilerden farklı değil. Tıpkı masanın yuvarlak olması gibi. | Open Subtitles | كرسيّي لا يختلف عن البقيّة تماماً كما هي الطاولة مستديرة |
Kristof Kolomb yelken açmadan 1600 yıl önce Eratosthenes dünyanın yuvarlak olduğunu fark etmekle kalmadı ayrıca gerçek boyutunun birkaç mil içinde kalarak dünyanın çevresini ve çapını hesapladı. | TED | قبل 1600 سنة من رحلة كولومبوس البحرية، لم يدرك إراتوستينس أن الأرض كانت مستديرة فحسب، بل حَسبَ محيطها وقطرها أيضاً بفارق بضعة أميال من حجمها الفعلي. |
Bu soruyu, 500'ün üzerinde yetişkinle yaptığım bir ankette bu sordum ve en çok verilen cevap "göbek" veya "yuvarlak" veya "sevimli." | TED | لقد قمت بسؤال 500 شخص بالغ هذا السؤال عند القيام باستطلاع، المعظم أجابوا بكلمة "بطن" أو "مستديرة" و"لطيفة." |
Dünyanın yuvarlak olduğu dedikodusunu duymuş da yürüyerek Hint Adalarına varmaya kalkışıyor, salak. | Open Subtitles | سمع بأن أشاع أن تلك الأرض مستديرة |
Dünya yuvarlaktır. | Open Subtitles | أوه، الأرض مستديرة وكذلك يجب أن تكون. |