geleceği parlak, zeki bir kadına benziyorsunuz. Kariyerinizin kısa sürdüğünü görmek hiç hoşuma gitmez. | Open Subtitles | تبدين كإمراة مشعة مع مستقبل واعد. |
Benim arkadaşımdı. Önünde geleceği parlak bir kariyeri vardı. | Open Subtitles | لقد كان صديقي، وكان أمامه مستقبل واعد |
geleceği parlak bir doktordu, | Open Subtitles | كان طبيباً. ينتظره مستقبل واعد. |
Dünyanın başka yerlerinde genç insanlar parlak bir gelecek arayışıyla evlerinde ayrılıp uzaklara doğru yol alıyorlar. | Open Subtitles | في أنحاء مختلفة من العالم الشباب يتركون الوطن ويسافرون بعيدا في البحث عن مستقبل واعد |
Komik dünya Fisher. Sen hep benden fazla gelecek vaat ediyordun. | Open Subtitles | عالم غريب يا فيشر، لقد كنت دوماً ذو مستقبل واعد أكثر مني. |
Çok yazık. Ümit verici bir kariyeri elinin tersiyle bir kenara attın. | Open Subtitles | ياللأسف ,لقد ضيعت من يدك مستقبل واعد |
Sen geleceği parlak bir hırsızsın. | Open Subtitles | لديك مستقبل واعد في السرقة |
geleceği parlak. | Open Subtitles | ولديه مستقبل واعد |
Erginliğe erişebilirse bu vadide onu parlak bir gelecek bekliyor. | Open Subtitles | إذا نجى من الطفولة ثم ان لديها مستقبل واعد فى هذه الوديان القليلة |
Eğer bu iş güneye gelirse deniztarağı toplayıp pişirmek konusunda önünde büyük bir gelecek olur. | Open Subtitles | إن فشل أمر الوراثة ذاك، فبانتظارك مستقبل واعد في خبز المأكولات البحرية. |
Her gece bir iskeleti sikiyorsun be! İkimiz için bir gelecek yok. | Open Subtitles | أنت تعاشر هيكلاً عظمياً كل ليلة ليس ثمة مستقبل واعد لكلينا بهذا الأمر |
Kız porno sektöründe gelecek vaat ediyor galiba. | Open Subtitles | يبدو وكأنه تلك الفتاة لديها مستقبل واعد حقا في الاباحية. |
Sen gelecek vaat eden iyi bir kimyacısın, gerçekten. | Open Subtitles | انظر، أنتَ كيميائي ممتاز ...حقاً مع مستقبل واعد |
gelecek vaat ediyor. | Open Subtitles | يبدو لي أنها صاحبة مستقبل واعد. |
Çok yazık. Ümit verici bir kariyeri elinin tersiyle bir kenara attın. | Open Subtitles | ياللأسف ,لقد ضيعت من يدك مستقبل واعد |