Bütün Müslümanlar önyargılarını tekrar gözden geçirsinler diye gözleri önüne serdim. | Open Subtitles | وضعها في مكان ظاهر الحصول على آراء مسلمين آخرين لإعادة النظر في الأفكار المسبقة الخاصة بهم |
Bayan Greer, Müslümanlar bize saldırmadı. | Open Subtitles | آنسة جرير, نحن لاتتم مهاجمتنا من قبل مسلمين. |
Savaşta Müslümanları öldürmekten yeni dönmüş özel birlikler tam da emniyette olduklarını düşünüyorken? | Open Subtitles | جنود من النخبة عادوا للتو من قتل مسلمين في الميدان وبدأوا يظنون أنهم بأمان |
Müslümanları öldürmesi için asker gönderirken ve topraklarımızı işgal ederken değil. | Open Subtitles | ليس عندما ترسل جنودا لذبح مسلمين واحتلال أراضينا |
Hristan, Müslüman veya Yahudiler inananlar veya inanmayalar hepimiz kişisel bir menfaatimiz olduğunu hissediyoruz. | TED | سواء كنا مسلمين .. مسيحين .. او يهود متدينين او لا دينيين نحن نشعر اننا على المحك في هذه القضية |
Her gün sorunları olan genç Müslümanlarla ilgileniyorum ve onlar kendi İslam anlayışlarını kendi cinsellikleriyle bağdaştırmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | أنا أتعامل يومياً مع شباب مسلمين لديهم مشكلات حيث يكافحون من أجل التوفيق بين إسلامهم و ميولهم الجنسية |
Biz Hindu ve Müslümanız. | Open Subtitles | نحن هندوس و مسلمين |
Önceden Müslümanlar olarak Avrupa'da korku salarken şimdi yeterince Müslüman olmadıkları için isyanlarla yüzleşiyorlardı. | Open Subtitles | ،بعد مهابتهم في أوروبا كونَهم مسلمين فإنهم يواجهون تمرّدًا على نقص إسلامهم |
Gerçek Müslümanlar ya bizim için buradasınızdır ya da Batı için, değil mi? | Open Subtitles | أنت إما هناك لأجلنا مسلمين حقيقين أو كنت هناك للغرب، هاه؟ |
Ebeveynlerimiz bizi iyi Müslümanlar olarak yetiştirdi. | Open Subtitles | ربانا والدانا لنكون مسلمين صالحين. |
Tumorü çıkarmak için ameliyat olduktan sonra, ailesi ona bu güzelim yeşil kadife elbiseyi giydirdi, saçına pembe bir kurdele taktı, ve geleneksel Müslümanlar olmaları , ve annesinin çarşaf giydiği gerçeğine rağmen, resminin dünyanın her yerinde gösterilmesini istediler. | TED | بعد خضوعها لجراحة لإزالة الورم، قام والديها بإلباسها ثوب اخضر مخملي جميل، شريط وردي في شعرها، وارادو رسمة لكي تظهر حول العالم، على الرغم من حقيقة انهم كانوا مسلمين متشددين و الام كانت ترتدي البرقع كاملا. |
Ama Ortadoğu üzerine yoğunlaştığım bunca yıl içinde bugün olduğum kadar iyimser olmamıştım. Müslüman Dünyası ile Batı arasındaki açık hızlı bir şekilde kapanıyor. İyimser olmama sebep olan bir çok sebebimden bir tanesi de orada milyonların olduğunu biliyor olmam. Yüz milyonlarca insan Tunus'ta cihad kelimesinin gerçek anlamını inşa eden ...ve bu kutsal amacına geri kazandırmaya çalışan yaşlı imam gibi Müslümanlar var. | TED | لكن خلال الأعوام الماضية جبُت الشرق الأوسط و لم أكن أبداً متفائلاً مثل اليوم أن الفجوة بين العالم الإسلامي و الغرب تضيق و بسرعة و واحداً من أسباب هذا التفاؤل أنني أعلم أن هناك الملايين مئات الملايين من الناس، مسلمين مثل الإمام الشيخ في تونس، ممن يطالبون بهذه الكلمة و يستعيدون غرضها الأصلي الجميل |
İçki içen Müslümanlar da var. | Open Subtitles | و هناك مسلمين يعاقرون الخمر |
Polisler çoktan caminin dışındaki Müslümanları paketliyorlardı. | Open Subtitles | الشرطة بدأت بالفعل في اعتقال رجال مسلمين خارج المساجد |
Masum Müslümanları bombaladığında sen ne kadar üzülmüştün Vali Bey? | Open Subtitles | كم من الأسى شعرت عندما ألقيت بالقنابل على مسلمين أبرياء أيها المحافظ؟ |
Habib'in takipçileri ABD'deki Müslümanları toplayıp Taliban'a sokuyor. | Open Subtitles | أتباع (حبيب) يجندون مسلمين (محليين في (الولايات المتحدة (وثم يعرفوهم على طريق (طالبان |
kendinizi tekrar Irak'ta yaşayan Müslüman bir Arabın yerine koyun. | TED | إرجعوا ثانية إلى أماكنكم كعرب مسلمين يعيشون فى العراق . |
Ve sizlerin kendi çevrelerinizde mutlaka Müslüman bir komşu, iş arkadaşı veya çocuğunuzun okulda oynadığı bir arkadaş vardır. | TED | وجميعكم لديه جيران مسلمين في حيّه السكنيّ، زملاء، أو أصدقاء لأبنائكم في المدرسة، |
Bu insanların Müslüman olduklarını dahi bilmenin bir yolu yoktur. | TED | لم يكن ثمة سبيل لمعرفة ما إذا كان هؤلاء الناس مسلمين فعلاً. |
Fakat Rus muhaliflerle de karşılaştık. Venezuelalı aktivistlerle, Çinli Hristiyanlar ve Çinli Müslümanlarla ve her türden eziyet ve işkenceden kaçan binlerce ama binlerce diğer mülteciyle. | TED | ولكن نقابل أيضاً منشقين روسيين، نشطاء فينزويليين، مسيحيين من الصين، مسلمين من الصين، وآلاف الآلاف من اللاجئين الهاربين من كل أشكال القضايا والتعذيب. |
...ama, mavi gözlü, sarı saçlı ve derisi beyazdan bile beyaz dost Müslümanlarla, aynı kaptan yemek yedim aynı tastan su içtim ve aynı Tanrı'ya dua ettim. | Open Subtitles | ،و لكني أكلت من الطبق نفسه ... و شربت من نفس الكوب و صليت إلى الإله نفسه مع .. مسلمين لديهم عيون زرق . و شُقر , و لونهم فاتح تماما ً |
Biz Müslümanız. | Open Subtitles | نحن, نحن مسلمين |