Hey Patron, adama bir müshil, biraz da tuz lazım. | Open Subtitles | يا رئيس , هذا الرجل بحاجة لدواء مسهل وجرعة من شربة الملح |
Fakat günde 24 tane müshil ilacı içtiğim doğru. | Open Subtitles | ،لكن الحقيقة أنني أتناول 24 مسهل أمعاء يومياً |
Bu yüzden dükkana gittim, müshil ilacı aldım ve çikolatalı kekin içine koydum. | Open Subtitles | فذهبت إلى المتجر، وجلبت دواء مسهل ووضعته في وجبة غدائي |
Güçlü bir müsil ilacı istedi. | Open Subtitles | دواء مسهل للأمعاء |
Ben doktor değilim, iş kolaylaştırıcıyım. | Open Subtitles | لست طبيب، أنا مسهل. |
Son aylarda yalnızca bir kişiye, tanımadığım bir hizmetçiye barut ağacı sattım. | Open Subtitles | لقد بعت مسهل لشخص واحد فقط في الأشهر الأخيرة خادم لم أعرفه |
Ayrıca, köri sosu doğal bir 'müshil'dir. | Open Subtitles | كذلك الكاري مسهل طبيعي و ليس علي إخبارك |
Onlara aşırı güçlü müshil yumuşak doku genişletici verdim. | Open Subtitles | حسنا لقد غذّيتهم بخليط ... مسهل قوي ولطيف عند وصولها. |
Müshildi. İnsanlar her zaman müshil kullanır. | Open Subtitles | إنه مسهل الناس تأخذ مسهل طيلة الوقت |
Müshildi. İnsanlar her zaman müshil kullanır. | Open Subtitles | إنه مسهل الناس تأخذ مسهل طيلة الوقت |
Seni kurtarabiliriz. We can save you. Sana bir müshil yapabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أنقذك يمكنني أن اصنع لك مسهل |
Tadına bakmaya gerek yok. Çikolatalı müshil bu. | Open Subtitles | لا أريد أن أتذوقه إنه مسهل |
- müshil ilacını aldınız mı? | Open Subtitles | هل شربت مسهل الأمعاء ؟ |
O çok şişman. Kendine bir müshil al!" | Open Subtitles | إنها سمينة جداً فلتأخذي مسهل |
Bu... garip müsil gibi bir şey. | Open Subtitles | إنه... مسهل غريب |
Hayır, ben bir çeşit kolaylaştırıcıyım. | Open Subtitles | كلا، أنا نوعاً ما مسهل |
- Acaba acı barut ağacı mı? | Open Subtitles | ربما "مسهل مر"؟ |