Kendimle savaşmayı kestim ve çevremle işbirliğinde bulunarak sorunları çözmeyi öğrendim. | TED | توقفت عن القتال مع نفسي، وتعلمت العمل مع بيئتي لحل مشاكلها. |
sorunları öyle kötüydü ki başka bir çıkış yolu göremedi. | Open Subtitles | مشاكلها ازدادت سوءاً، فلم تجد تتمكن من رؤية طريق للخلاص |
Şimdi,sizi Los Ageles'a götüreceğim. İnsanların birçoğu L.A 'ın ...sorunları olduğunu bilir. | TED | والآن، سوف أخذكم إلى لوس أنجليس. ويعرف الكثير من الناس أن لوس أنجليس لها مشاكلها. |
Ben- biliyorum, o çok küçüktü, ama sanırım sorunu şu ki sizi tanımadığını düşünüyor | Open Subtitles | ولكن اعتقد بأن واحده من مشاكلها تكمن في انها لا تشعر بأنها تعرفك حق المعرفه |
İlk seansta Alex, ofise üzerinde kot pantolon ve bol salaş bir bluzla gelmişti, kendini kanepeye bırakıp ayakkabılarını çıkarmıştı ve bana, erkekler hakkındaki problemlerini konuşmak için geldiğini söylemişti. | TED | دخلت ألكس لجلستها الأولى و هي تلبس الجينز و قميصاً كبيراً فضفاضاً، و ارتمت على أريكة مكتبي و خلعت نعليها ثم قالت لي إنها أتت لتتحدث عن مشاكلها مع الرجال. |
Görünüşe göre onun tüm problemlerinin kaynağı benim. İnan bana, senden önce de problemleri vardı... | Open Subtitles | على ما يبدو أنا أساس كل مشاكلها ثق بي لديها مشاكل قبل أ ن تعرفك |
Haklısın. Birimiz sorunlarıyla başa çıkabiliyor ve olgunlaşmış. | Open Subtitles | انت محقة، واحدة منا تعاملت مع مشاكلها ونضجها |
Diğerleri gibi, ülkemizin de sorunları olacak. | Open Subtitles | و كابلاد الأخرى فان بلدنا سيكون لها مشاكلها |
Elbette, onların da sorunları var, ama... | Open Subtitles | بالطبع، تلك البلد لديها مشاكلها أيضاً، ولكن |
Köpeklerin sorunları mantıklarını kullanarak çözdüklerini gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت الكلاب تتصرف بعقلانية لتخرج من مشاكلها |
Cadı şu anda kendi sorunları vardır. | Open Subtitles | الساحرة لديها مشاكلها . الخاصة في هذه اللحظة |
Ne zaman bir tane yese bütün sorunları uçup giderdi sanki. | Open Subtitles | كلما أكلت واحدة تنسى جميع مشاكلها اليومية |
Joel, Cindy'nin bazı sorunları olduğunu biliyorum ama üstesinden geliyor. | Open Subtitles | جويل , اعرف ان سيندي لديها مشاكلها الخاصه لكنها شخص طيب |
Sarah, bunun seninle ilgisi yok. Kitty'nin kendisiyle ilgili bir çok sorunu vardı. | Open Subtitles | لم يكن هذا عنكِ سارا كانت لدى كيتي مشاكلها الخاصة |
Ama yardım etmeme izin verse sorunu çözebilirim. | Open Subtitles | لكنها إذا تركتني أساعدها أستطيع أن أحل مشاكلها |
Organizasyonlar, çılgın problemlerini işbirliği içinde çizerek ele aldıkça görsel bir devrim gerçekleşiyor. | TED | ثمة ثورة بصرية تحدث الآن بينما تقوم المزيد من المنظمات بمعالجة مشاكلها المستعصية عن طريق التعاون على رسم المشاكل. |
problemleri için mum yakabilir endişelendiğinde günah çıkarmaya gidebilir ve sayma ihtiyacı hissettiğinde, tespihindeki taneleri sayabilir. | Open Subtitles | تستطيع أشعال شمع لحل مشاكلها تستطيع ان تذهب وتعترق عندمت تكون قلقة وعندما تجبر عل العد تستطيع فعلها بالمسبحة |
Annem sorunlarıyla böyle ilgileniyor. | Open Subtitles | - هذي الطريقة التي أمي تتعامل مع مشاكلها |
Sanki bir an için... annesiyle arasındaki tüm sorunların çözüldüğünü düşündü! | Open Subtitles | للحظة واحدة ظنّت أن مشاكلها مع أمها انتهت |
Eminim çoğu kadın onun sorunlarına sahip olmayı çok isterdi. | Open Subtitles | أعتقد أن معظم النساء يودّون أن يعيشوا مشاكلها |
Ve ne kadar büyük de olsa kişisel sorunlarının halledilebileceği düşünülüyordu. | Open Subtitles | و مهما كانت مشاكلها الشخصية فيجب أن يتم السيطرة عليها |
Modellerimden birisi hep bir savaşçı gibi görünmeyi hayal etmiş, fakat sağlık sorunlarından ötürü spor yapamamış. | TED | واحدة من عارضاتي لطالما كانت تحلم بأن يُنظر إليها كمُحاربة، ولكن لم يكن بمقدورها القيام بالرياضة بسبب مشاكلها الصحية. |
Seni temin ederim ki, alkol ile olan sorunlarını çözmeye çalışıyor. | Open Subtitles | أنا أراهن أن لديها مشاكلها الخاصة في الشرب لكنها تقاتل الأمر |
- Ama yine de... 1 saat boyunca dertlerini anlatıp dudu. | Open Subtitles | لقد استغرقت ساعة لتتحدّث عن مشاكلها. كانت حزينة، وقمت بمواساتها لساعة? |
Sen de cadaloz, şımarık tüm sorunlarında aynaya bakmak yerine beni suçlayan birisin. | Open Subtitles | وانتِ عاهرة صغيرة مفسدة تريد ان تلومني على جميع مشاكلها عوضاً عن النظر في المرآة |