Korkarım doğru, çok kötü parçalanmış. | Open Subtitles | أخشى أن ذلك قد حدث فعلا فقد كانت مشوهة بشدة |
Başka bir parçalanmış ceset bulmuşlar. | Open Subtitles | لقد وجدوا جثة مشوهة أخرى. لقد كان عليّ أن أتناول دوائي. |
Biri; yüzü deforme olmuş bir kadının gelip geçenlerin önünde maskesini çıkarıp kendisini güzel bulmayanları tırmaladığını anlatmış ona. | Open Subtitles | لقد تم إخباره بأن إمرأة مشوهة خلعت قناعها أمام المارة و تؤذيهم إذا لم يروا بأنها جميلة |
Medya derhal olay yerinden uzaklaştırıldı ve tek öğrenebildiğimiz, cesedin av bıçağına benzer bir aletle bozulmuş olduğu. | Open Subtitles | مُنعت وسائل الإعلام عن مسرح الجريمة، وكلّ ما أخبرنا به هو أنّ الجثة قد وجدت وهي مشوهة بما قد يكون سكّين صيد. |
Işığı büker, ışığı farklı bir fiziksel etkiyle büker, ama net sonuç şudur ki önlerinde karanlık madde olduğunda farklı galaksilerin görüntüleri saptırılmış(bozuk) görünür. | Open Subtitles | إنها تطوي الضوء خلال تأثير فيزيائي مختلف ولكن النتيجة الكلية مشابهة حيث أنه هذه الصور من مجرات بعيدة جدا تظهر مشوهة |
Sizin neler olduğuna dair çarpık fikirleriniz var. | Open Subtitles | حسناً، أنتم كثيراً ما تختلقون قصص مشوهة حول ما حدث |
Görüntüler biçimsiz olabilir. İnsanlar genel olarak çıplak gözükür. | Open Subtitles | الصور يمكن أن تكون مشوهة الناس غالباً ما يبدون عراة |
Birlikte verdik ve ve şimdi, Saul, gerçeğin çarpıtılmış hali yüzünden bana kızgın. | Open Subtitles | و الآن يا (سول) , هي غاضبة مني بسبب نسخة مشوهة من الحقيقة |
Çok şanslıymışsın. Bir ara, eyaletin güneyinde bulunan parçalanmış cesedin sen olduğunu sandık. | Open Subtitles | عندما كنا نبحث عنك ، وجدنا جثة مشوهة للغاية اعتقدناها انتِ |
Bir ara, eyaletin güneyinde bulunan parçalanmış cesedin sen olduğunu sandık. - O böyle bir şey yapmaz. | Open Subtitles | عندما كنا نبحث عنك ، وجدنا جثة مشوهة للغاية اعتقدناها انتِ |
Korkunç derecede parçalanmış bir kadın cesedi getirildi. | Open Subtitles | ـ أحضروا جثة إمرأة وقد كانت مشوهة تماماً بطريقة فظيعة |
Herkesin yaralanmalar ve parçalanmış vücutlar yüzünden tükendiği... bir günün sonunda, iş arkadaşlarıyla içki içip o günü değerlendirmek isteyebilir. | Open Subtitles | و بعد يوم طويل عندما يكون الجميع مرهقين عاطفيا من علاج صدمات متعددة و جثث مشوهة سيكون هو من يدفع زملاءه |
Dışarıdan düzgün görünüyorlar ama içleri deforme. | Open Subtitles | يبدون بشكل جيد خارجيًا لكن دواخلهم مشوهة |
Vücutları deforme olmuş ve tenleri yılan gibi dökülüyordu. | Open Subtitles | اجسادهم كانت مشوهة, جلدهم كان كجلد الأفعى |
- Mermi, bu kadar deforme olmamalıydı. | Open Subtitles | ولا ينبغي أن مشوهة. |
Son görüşmemizde savaşın getirdiği faciayla bozulmuş kirli bir suretteydin. | Open Subtitles | أخر مرة رأيتكِ كنتِ كالدمية النجسة مشوهة بكارثة الحرب |
Felsefen basit bir nedensellik kavramın yüzünden bozulmuş durumda. | Open Subtitles | فلسفتك لا زالت مشوهة بسبب مفهومك البسيط للسببية |
Görüntüleri bozulmuş ve anlamsızlaşmış bir film gibi. | Open Subtitles | مثل فيلم صوره مشوهة و بلا معنى |
Canavar olduğumu, şeklimin bozuk olduğunu kimsenin bana bakmaya dayanamadığını söyledi. | Open Subtitles | انني وحش انني مشوهة انه لا يمكن لأحد ان يطيق النظر الي |
Fallon'ı okuduğum zaman, bozuk olarak gördüm ve McCallan'ı... | Open Subtitles | رأيت نسخة مشوهة منه عندما قرأت فالون، ثم رأيت ذلك |
Senin çarpık kadın-erkek ilişkileri anlayışın bir gerçek değil. | Open Subtitles | لديك صورة مشوهة عن علاقة الرجال و النساء و هذه ليست الحقيقة |
Az önce biçimsiz bir bacağa ve ölümcül hastalığa sahip bir kızla tanıştım. | Open Subtitles | حسناً، التقيت للتو بطفلة ذات رجل مشوهة ومرض عضال |
İşte sahip olduğumuz tek şey bu, çarpıtılmış bir gerçeklik. | Open Subtitles | أن ما نمتلكه حقًا هو حقيقة مشوهة |
Son kurbanın yaşı, şekil bozukluğu olan bir kızı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | وبالحكم على عمر اخر ضحية الاحتمالات انها فتاة صغيرة قد تكو مشوهة |