Bu deri eldivenden yapılmış bir sutyen giyemeyeceğim anlamına gelmez. | Open Subtitles | هذا لايني انني لا استطيع روك حمالة الصدر مصنوعه من جلد قفاز اليدين |
Geri dönüşümlü plastikten yapılmış bir çantanın içinde kafatasını getirmesi hariç; bu yoğunlaşmaya neden olur ve kanıtları ciddi tehlikeye sokabilir. | Open Subtitles | إلا انه احضر لي الجمجمه في حقيبه مصنوعه من البلاستيك المعاد تدويره, الذي يتنج التكاثف التي كان بالامكان ان تؤثر بشكل خطير على الادله |
Bir sigara, bir çakmak ve şekerlemeden yapılmış bir bıçak. | Open Subtitles | أتعلمين, وجدت حشيش ولاعه وأداة طعن مصنوعه من حلوى "جولي رانشرز" |
İnsan kıllarından yapılmış bir soru işareti. | Open Subtitles | انها علامه تعجب مصنوعه من شعر بشرى |
Romla yapılmış bir tiramisu. | Open Subtitles | من (تيراميسو ) مصنوعه من.. سانت لوسيا روم |