Biliyor musun, lise kankanla girdiğin bu rekabet gerçekten çok sıkıcı. | Open Subtitles | أتدري، تلك المنافسة التي تخوضها مع رفيق مدرستك الثانوية مضجرة للغاية |
Eksik kalan birkaç şeyi tamamlamaya çalışıyorum sadece. sıkıcı polis mevzuları. | Open Subtitles | أنا أحاول فقط حسم بعض الأمور المعلقة إنها شئون شرطية مضجرة |
Bu araçlar, ancak teknolojik açıdan sıkıcı hale geldikleri zaman sosyal açıdan ilginç hale geliyorlar. | TED | حتى تكون تقنياً مضجرة أنه ليس عندما تظهر الأدوات اللماعه |
Günlerim son derece sıkıcı geçiyor. | Open Subtitles | وتفصيلاً لكنَ أيَامي خاملة جدَاً وتقريباً مضجرة |
Tanrım, o kadın çok uyuz. Sinir bozucu. | Open Subtitles | تلك المرأة جد مضجرة جد مثيرة للإنفعال |
- Bekle bir dakika, ne? Bir dakika önce ayak izleri sıkıcıydı, şimdi umut verici mi oldular? | Open Subtitles | منذ دقيقة مضت آثار الأقدام كانت مضجرة والآن أصبحت واعدة |
Karşılaştığım herkes, benimle uzun, sıkıcı, usandırıcı bir konuşmaya giriyor. | Open Subtitles | كلما التقيت بأحد، أقحمني في محادثة طويلة مضجرة. |
sıkıcı hesaplamalar ve araba kaynağı yapacaklar ta ki kullanım süreleri dolana ve bir kenar mahalle okuluna verilene kadar | Open Subtitles | سيؤديان عمليات حسابية مضجرة ولحم سيارات حتى يبليان ويُمنحان إلى مدرسة في مركز المدينة. |
Haklısın. Bir kere buraya ayak bastın mı, sadece büyük, sıkıcı bir kaya parçası. | Open Subtitles | ولكنك محقة، عندما تبلغه حقاً تجده مجرد صخرة كبيرة مضجرة. |
Ben burada sıkıcı raporlarla uykuya dalmayı beklerken, yerine bir aşk hikayesi ile kandırılıyorum. | Open Subtitles | هاأنذا أتوقع أن أهدأ للنوم مع تقارير مضجرة بدلاً من ذلك أنا مفتون بقصة حب |
Sadece acaip sıkıcı bir iş olmakla kalmayıp, aynı zamanda da çok ama çok tehlikeli olan tek iş. | Open Subtitles | الوظيفة الوحيدة التى ليس فقط مضجرة بل في نفس الوقت، خطرة جداً جداً |
sıkıcı bir dava daha. Sizi tebrik etmeye gelmiştim, şehirden ayrılmadan önce. | Open Subtitles | دعوى مضجرة أخرى ، فقط أردت أن أحييك قبل أن أذهب |
Ayrıca büyük elçilerle uğraşmak çok can sıkıcı. | Open Subtitles | وفي كل الأحوال, مقابلة الفراء مضجرة بلا حدود |
Böyle işte... Hayalim çok basit ve sıkıcı. | Open Subtitles | فقط مثل هذا ، أحلامي بسيطة ولذلك مضجرة إلي حد ما الآن |
Görünen o ki, beni sıkıcı bulan tek arkadaşım sen değilsin. | Open Subtitles | حسنا، من الواضح انك لستِ صديقتي الوحيدة التي تجدني مضجرة |
Mecburum deme lütfen. Mecburiyet ne sıkıcı bir kelime. | Open Subtitles | ليس إلزام , أرجوك الالتزام كلمة جداً مضجرة |
Filmler olmasa hayat çok sıkıcı olurdu. | Open Subtitles | لو لم تكن لديّ أفلام لغدتِ الحياة مضجرة للغاية. |
Yoksa bu çok, ama çok sıkıcı bir yolculuk olacak. | Open Subtitles | ما عدا ذلك، السفرة ستصبح جداًَ مضجرة |
Ama Paris siz olmadan çok sıkıcı. | Open Subtitles | لكن .. باريس مضجرة جداً بدونك. |
Kabul et Fry. Beyzbol da bir anne ve elmalı tart kadar sıkıcıydı. | Open Subtitles | واجه الحقيقة يا "فراي"، كرة القاعدة كانت مضجرة كالتراث الأمريكي. |