Beni herzaman kaba olmak zorunda olduğuma dair bir dürtü . | Open Subtitles | هذا النوعِ مِنْ الإلزامِ لذا مضطر أن أكون وقحاً طوال الوقت |
Kimse seni vurmak zorunda değil. | Open Subtitles | أقصد أن هناك طرق كثيرة لن يكون أحد مضطر أن يصوب سلاحه عليك |
Elbette, Başkan bu şekilde söylemek zorunda değil, Connie. | Open Subtitles | كونى , الرئيس ليس مضطر .أن يتحدث بهذه الطريقة |
24 saate veya biriyle konuşmama gerek yok. | Open Subtitles | لست أحتاج ليوم كامل لست مضطر أن أتحدث مع أحد |
24 saate veya biriyle konuşmama gerek yok. | Open Subtitles | لست أحتاج ليوم كامل لست مضطر أن أتحدث مع أحد |
Bunları bana anlatmana gerek yok. Ne dersen de, yanında olacağımı biliyorsun. | Open Subtitles | أنت غير مضطر أن تقنعنى بأى شيء أنت تعلم أننى معك فى أى شيء |
Ama eve gittiğimde, kendi aileme rüşvet vermem gerekiyor. | Open Subtitles | لكني مضطر أن أرشو عائلتي عندما اذهب إليهم. |
Korkarım, gitmenizi istemek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | ـ أنت مغفل ـ أنا مضطر أن أطلب منك الرحيل |
Üzerinize kurşun yağdığı zaman karşılık vermek zorunda kalırsınız. | Open Subtitles | عندما يطلق عليك الرصاص أنت مضطر أن ترد بالرصاص |
Kaçabilmek için büyük bir enerji harcamak zorunda kaldı. | Open Subtitles | كان مضطر أن يطرد الكثير من طاقته كى يهرب هكذا |
Benden saklarsan, kötü olmak zorunda kalırım. | Open Subtitles | إن بقيت صامدا هكذا كثيرا ساعتها مضطر أن أصبح عنيفاً أكثر |
Kafatasında bırakmak zorunda kaldığı tümörün hakkında endişeliymiş. | Open Subtitles | أنه يشعر بالقلق من عينة الورم الذي كان مضطر أن يتركه بجمجمتك |
Jim, misafirimsin yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | أوه ، جيم ، أنت ضيفى. أنت غير مضطر أن تفعل ذلك. |
Bababirsüre uzağa gitmek zorunda ortalık sakinleşene kadar nereye gittiğimi söyleyemem, amabumektuptabir ipucu gizledim | Open Subtitles | أبوك مضطر أن يذهب بعيدًا لفترة حتى تهدأ الأمور. لا أستطيع أن أخبرك أين أنا ذاهب. |
Özel ilgiye gerek yok Komutan. | Open Subtitles | لست مضطر أن تعاملنى معامله خاصه أيها القائد |
Ofise gelmeme bile gerek yok. Bunu evimden de yapabilirim. | Open Subtitles | لن أكون حتي مضطر أن أحضر إلي المكتب أستطيع أداء الوظيفه في البيت |
Ama birisi söylediğini yerine getiremiyorsa, devamlı sıçmaya devam ediyorsa, en sonunda sanırım ona "siktir git" demek gerek. | Open Subtitles | لكن إذا لم يستطع الشخص أن يصل إليها، و يفشل دائماً في النهاية أنت مضطر أن تقول: |
Şuna baksana, ne kadar çok insanın gün içerisinde işte olmasına gerek yok. | Open Subtitles | لا أصدق كم بشري غير مضطر أن يكون في عمله في النهار |
Yaraya tuz basmanıza gerek yok, tamam mı? | Open Subtitles | أنت ليس من مضطر أن تُضيفُ إهانةَ إلى الجرح، اوك ؟ |
Bir arkadaşıma yardım edip sonra da karşılığını bekleyen bir adam değilim ama şu an öyle olmam gerekiyor. | Open Subtitles | أكره هذا النوع من الزنوج الذي يقدم خدمات لزنوج أخرين ثم يطالب الزنجي بخدمة في المقابل لكن أعتقد أنني مضطر أن أكون هكذا |
Yani kişisel birkaç soru sormam gerekiyor. | Open Subtitles | يعني أنني مضطر أن أسألك بعض الأسئلة الشخصية |