Pekâlâ, o şeyin ışık vermeyi sürdürmesini sağla. Haydi, biraz cephane alalım. | Open Subtitles | كل شيئ عللى ما يرام, ابقي ذلك الشيئ مضيئ, لنحصل على الذخيرة |
Sade bir oval biçiminde hafiften üçgen içinden ışık saçarcasına parlak ciltli. | Open Subtitles | بيضاوي بشكل مثالي بيضاوي مثلثي قليلاً ولكن جلدها مشع وكأنه مضيئ من الداخل |
"Bu gerçekten sen miydin, yoksa bir ışık mıydı" | Open Subtitles | اكَانَ ذلك أنت حقاً ام كان شعاع شمس مضيئ |
"Bu gerçekten sen miydin, yoksa bir ışık mıydı" | Open Subtitles | اكَانَ ذلك أنت حقاً ام كان شعاع شمس مضيئ |
Işıklı yıldız, parlak yıldız. Bu gece gördüğüm ilk yıldız. | Open Subtitles | نجم مضيئ ، نجم مشرق اول نجم اراه الليلة |
Anında dünyayı yeni ve daha iyi bir ışık içinde gördüm. | Open Subtitles | الان قد رايت العالم , بعيون مختلفه مضيئ قليلا |
Ne kadar uzağa gidersen git önemli değil, o ışık sonsuza kadar yanacak. | Open Subtitles | لايهم الى اين تذهبين الضوء سيكون مضيئ للابد. |
Tünelin ucunda bir ışık ve orada da kırmızı bir tırmık göremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك رؤية نفق مضيئ او شوكة ثلاثية |
Ve gelecekte, sadece 14 milyar lambaya değil, dünya çapında 14 milyar Li-Fi'ye sahip olacağız. daha temiz, daha yeşil ve hatta daha parlak bir gelecek için. | TED | وفي المستقبل لن يكون لدينا فقط 14 مليار مصباح كهربائي ربما يكون لديك 14 مليار (Li-Fi) موزعة حول العالم لمستقبل انظف اخضر اكثر و مضيئ اكثر |
Sam, burası çok parlak. | Open Subtitles | سام) المكان مضيئ جداً هنا) |