Olasi bir tanığın peşine düşmenin tamamen zaman kaybı olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | انها تفكر ان البحث عن شاهد محتمل هو مضيعه تامه للوقت |
Hepimizin ödev yazması zaman kaybı olur öyle değil mi? | Open Subtitles | أنها نوعا ما مضيعه وقت لنا كلنا بأن نكتب أورقنا . ألا تظن هذا ؟ |
- Bunun zaman kaybı olduğunu söyledim. - Gerçek arkadaşlar not almazlar. | Open Subtitles | أخبرتك كان هذا مضيعه للوقت الأصدقاء لا يحتاجون ملاحظات |
Ayrıca benim gibi birinin evde oturmasının çok yazık olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حتى انه قال انها حقًا مضيعه للوقت أن يكون شخصًا مثلي بالمنزل بلاعمل |
Ama o zamana kadar yaptığım iş hiçbir zaman, zaman kaybı değil. | Open Subtitles | ولكن حتى ذلك الحين فكل ما أفعله ليس مضيعه للوقت وإنما أقوم به لسبب معين |
Fakat bazen lafı dolandırmak zaman kaybı. | Open Subtitles | وأنا أكره أن أكون فظه ولكن أحيانا الالتفاف حول الأشجار يبدو كما لو كان مضيعه للوقت |
Bu nedenle bana hala kızgın olup olmadığını sormam vakit kaybı olacak. | Open Subtitles | لذا انا اظن ان أسال اذا كان لايظل سكرى عليه مضيعه من الوقت |
Bir daha sorma artık. Bana soru sorup durman vakit kaybı. | Open Subtitles | لا تسألني مجددا انها مضيعه للوقت ان تسألني باستمرار |
Onları bulmak için elinden geleni yap. Muhtemelen vakit kaybı olacak ama bilemeyiz. | Open Subtitles | حاول تعقبهما و لعلها مضيعه للوقت لكن من يدري |
Gwendolyn Harris, politikaların hepsi zaman kaybı mı? | Open Subtitles | غويندولين هاريس , هل كل السياسه مضيعه للوقت؟ |
- Ve sosyal hizmetler görevlisinin dediğine göre, tüm hayatı boyunca, kendisine bir zaman kaybı olduğu söylenmiş. | Open Subtitles | أجل والتى كانت تعمل على القضيه قالت أنه تم أخباره طوال حياته أنه مجرد مضيعه للمساحه |
Çünkü açıkça görülüyor ki ameliyat olsa bile ölecek, size de zaman ve ürün kaybı olarak gelmiyor mu? | Open Subtitles | لانه من الواضح أن المريض سوف يموت حتى لو خضع للعمليه ألا تفكر بأنه سيكون مضيعه للوقت و للموارد ؟ |
Bunun bir zaman kaybı olduğunu düşünüyorum, fakat ortak arkadaşımız ısrar etti... ve bu adam duygulanmak üzere, bu yüzden bir şey denemek için yeterince umutsuzum. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا مضيعه للوقت، لكن صديقنا المشترك مُصر وهذا الرجل عل وشك أن يُنقل، لذا أنا محبطه كفاية لمحاولة فعل أى شىء |
Cain, iyimserliğin çok dokunaklı, ancak zaman kaybı. | Open Subtitles | كاين.. انت تفاؤلك جميل لكنه مضيعه للوقت |
Bu bir zaman kaybı değil. Bu bir resmi araştırma. | Open Subtitles | هذا ليس مضيعه للوقت هذا تحقيق رسمي |
- Bu zaman kaybı. - Neden böyle söyledin? | Open Subtitles | ذلك سيكون مضيعه للوقت لما تقولين ذلك؟ |
Bu ender bir beyne yazık etmek olurdu. | Open Subtitles | ربما يكون هذا مضيعه لعقل نادر |
Bu koca yerde tek başına yaşaman israf değil mi? | Open Subtitles | أليست مضيعه ان تعيش. في هذا المكان الكبير لوحدك ؟ |
Evet, vakit kaybıydı ve daha fazla yapmak istemedim. | Open Subtitles | نعم لقد كان مضيعه للوقت وأنا فقط لا أريد أن أفعل هذا بعد الآن |
Normal sabun normal insanlar için bir kayıptır. | Open Subtitles | الصابون العادى للأناس العاديين هو مضيعه للوقت |
Bu yaptığımız vakit kaybından başka bir şey değil. | Open Subtitles | حسناً.. ، كانت هذه مضيعه للوقت |
Benim özel hayatımdan bahsetmek, onu boşa harcamak olmaz mı? | Open Subtitles | أليس التحدث عن حياتى الشخصيه يعتبر مضيعه للوقت؟ |