O bilgileri vermek, yani, bu şartlar altında, bu büyük bir talep. | Open Subtitles | ذلك النوع من الكشف , حتى رهن الظروف الحالية يعد مطلب كبير |
talep edin, ampulleri değiştirin, ama yasaları da değiştirin. Küresel antlaşmaları değiştirin. | TED | مطلب – قم بتغيير مصابيح الإضاءة ولكن علينا مع ذلك تغيير القوانين. علينا تغيير المعاهدات العالمية |
- Epey aşırı bir istek olmuş bu. - Hep böyleler zaten. | Open Subtitles | ـ إنه مطلب طويل للغاية ـ إنهم دوماً هكذا |
Bu sebepten ve genel istek üzerinedendir ki nazik organizatörünüz ve sponsorumuz 15 Mayıs'tan itibaren bir turnuvaya ev sahipliği yapmaya karar verdi. | Open Subtitles | انها لهذا السبب و من مطلب شعبي، أن المروج الكريمة والرعاة وقد قررت لاستضافة البطولة تبدأ 15 مايو. |
44 yıl 25 dönümlük adada benimle yaşadı ve tek bir isteği oldu. | Open Subtitles | ستّة هكتارات بعد مرور 44 سنة من الجزيرة، جعلت فقط مطلب واحد. |
Pembe Panter çalındığı için hükümetin talebi olan 12 milyon dolar ödeyen sigorta şirketleri, onlar ne yağmuruna tutacak? | Open Subtitles | وشركات التأمين الذي دفع مطلب حكومتنا 12دولار مليون لسرقة النمر الوردي |
ama tartışılamaz tek bir şart ekledi. | Open Subtitles | ولكن كان لديها مطلب واحد ..قالت بأنه غير قابل للمناقشة |
Şimdi ondan ufak bir ricam olacak, lütfen bize eşlik et. | Open Subtitles | سعيد للغاية لديّ مطلب متواضع، من فضلكم ارقصوا |
Bunun için size ihtar yazdıracak ve MY Skinner'ın hareketleri için de gözaltı talep edeceğim. | Open Subtitles | سأحصل عليك لمت لهذا ومراجعة مطلب أعمال إعلان سكيننير. |
Efendin Şeytan ibadet olarak bunu mu talep ediyor? | Open Subtitles | ... إنك تفعل هذا من أجل سيدك الشيطان اهذا مطلب أم عباده ؟ |
İki tanığımız ve bir talep mektubumuz var. | Open Subtitles | عندنا شاهدان، وعندنا رسالة مطلب |
Artan talep, yolları genişlettiğimizde beklenilen trafik yoğunluğunu ya da fazladan yolculuğu kabullenmemiz gerektiğini söyler. Yoğun sistemlerde, talebi esasen zorlayan yoğunluktur ve bu yüzden genişletme yapılır ve hali hazırda kendini göstermeyen yolculukların yaşanması olağandır. | TED | هذه الظاهرة تخبرنا أنه حينما نعمل على توسيع شوارعنا لتكون كافية للازدحام المتوقع، أو الرحلات الإضافية المفاجئة التي نتوقعها في نظام مروري مزدحم، ستخلق طلبًا أكثر، وهنا يأتي مطلب توسيع الطرق، وهناك رحلات أخرى غير متوقعة قد تحدث. |
Binbaşı Wild görüşmenin vali konağında yapılmasını talep etmişti. | Open Subtitles | مطلب ميجور ( وايلد ) كان أن يذهب جنرال "ياماشيتا" إلى المقر العام للحكومه ب "سنغافوره" |
Bunun sıra dışı bir istek olduğunu biliyorum ve endişelerinizi giderecek her şeyi yapmaya hazırım. | Open Subtitles | لكني أتفهم أن هذا ليس بطلب طبيعي، وسألبي لك أي مطلب ليزيح القلق عنك. |
Yoğun istek üzerine geri geldiler Çuvaldaki Domuz yarışmasında tüm zamanların en çok kazanan ailesi | Open Subtitles | العودة، من خلال مطلب شعبي... ... للمرة كل ينينجست الأسرة في تاريخ خنزير في كزة: |
Bu gerçekten biraz fazla bir istek değil mi, Mrs Kennicut? | Open Subtitles | هل هذا مطلب كبير سيدة " كانيكاد " ؟ |
Şüphelinin isteği üzerine şerif tek başına içeri girdi. | Open Subtitles | على حسن مطلب المشتبه به طلب المأمور بمفرده |
...güç birliği ile tek bir isteği dile getireceğiz. | Open Subtitles | مطلب بسيط وحيد بأكثرية الأصوات نريد الحرية |
Bu isteği dikkate almak bile imkânsız. | Open Subtitles | وهو مطلب يستحيل حتى التفكير فيه. |
Ama aynı zamanda fidye talebi aldığımızı iddia ederiz. | Open Subtitles | لكنّنا سندّعي أيضا أنك إستلمت مطلب الفدية |
Sanigin kizinin dugun toreni icin federal gozetimden gecici salinma talebi cok gulunc. | Open Subtitles | طلب المتّهم بإطلاق سراح مؤقّت من الحراسة الفيدرالية لحضور حفل زفاف ابنته لهو مطلب سخيف! |
Ama,onun için bir şart var. | Open Subtitles | لكن , ثمة مطلب لاكتساب ذلك |
Eğer zavallı bir klonun kimliğini çalmak için yolculuğa çıkıyorsak tek bir ricam var. | Open Subtitles | إذا نحن ستعمل طريق الذهاب التعثر لسرقة الهوية بعض الفقراء استنساخ، و ثم أنا عندي فقط مطلب واحد. |
Daha önce hiç bana göre olmayan bir maceraya atılmamıştım. | Open Subtitles | ولم يكن لدى مطلب أبدا لم يكن هذا من أجلى أولا |