Günlerimizi kumsalda ve uzun konuşmalı akşam yemeklerinde harcayabiliriz. | Open Subtitles | بإمكاننا قضاء الأيام على الشاطئ وفي الليل نحظى بحديث مطوّل خلال العشاء |
Vergi mükelleflerini uzun bir soruşturma masrafından kurtarmalı. | Open Subtitles | وأن توفر على دافعيّ الضرائب أموال ستصرف على تحقيقٍ مطوّل |
Çok uzun süredir sizi bırakmıştım zaten. Bu kiliseyi bırakmıştım. | Open Subtitles | لي حينٌ مطوّل أخذلكم، لي حينٌ أخذل هذه الكنيسة. |
Biraz daha ciddi, özellikle daha uzun | Open Subtitles | كي نتناقش في حوار جدي و فوق ذلك مطوّل |
uzun zamandır süren bir soruşturma var... geçen sene evlerden çıkan cesetlerle ilgili. | Open Subtitles | ...نحن في خِضم تحقيقٍ مطوّل بشأن الجثث التي سحبناها من تلك البيوت السنة الماضية |
- İnsan. NARVIK-A türünün sebep olduğu uzun süreli ve ölümcül doku ölümlerinden muzdaripler. | Open Subtitles | البشر عانوا من تحطم خلوي مطوّل و قاتل... |
Dürüst John ile uzun zamandır konuştum. | Open Subtitles | لقد دار بيني وبين جون الأمين حوار مطوّل |
Will ve ben bunu konuştuk, hem de yeterince uzun, tamam mı? | Open Subtitles | لا يهم, أنا و (ويل) ناقشنا هذا نقاش مطوّل, حسنًا؟ |
uzun süreli kemik kanserini. - Mesajı aldım. | Open Subtitles | سرطان عظام مطوّل |
Daha uzun... | Open Subtitles | مطوّل |