Hepimizin yavruları çok sevdiğini biliyorum ama sorun olmaya başladılar. | Open Subtitles | أعرف أنكم تحبون الجراء كثيراً لكن أعتقد أنهم سيشكلون معضلة |
Ona benzeseydim, takılacak bir yer bulmak benim için hiç sorun olmazdı. | Open Subtitles | إن كنت أشبهها ما كانت ستواجهني معضلة في البحث عن مكان للمبيت |
Kötü tasarım sonucunda kendimizi bir doğu yakası ikilemi içinde bulduk ve iyi tasarımla bundan kurtulabiliriz. | TED | لقد أقحمنا أنفسنا في معضلة الجانب الشرقي هذه من خلال التصميم السيئ، لذلك يمكننا الخروج منها بالتصميم الجيد. |
Fakat kara delikten gelen resme sıra geldiğinde gerçek bir muamma ile karşılaştık: Kara deliği daha önce hiç görmemiştik. | TED | لكن عندما يتعلق الأمر بصور لثقب أسود، فإننا نواجه معضلة حقيقية: لم يسبق وأن شاهدنا ثقباً أسوداً حقيقياً من قبل. |
Sevdiğin iki insan arasında tercih yapmak karşılaşabileceğin en zor ikilemdir. | Open Subtitles | القيام باختيار بين شخصين تحبهما هي أعظم معضلة ستواجهها على الاطلاق |
Burada bir durum var. Bu durumu çözmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | لدينا معضلة هنا.يجب علينا أن نُفكر بروية |
Çalıştırdığımızda, seçenek olarak Dr. Langford ilginç bir ikilem sundu. | Open Subtitles | الدكتورة لانجفورد تعرض علينا معضلة كبيرة |
Ajan Mulder'a göre, hapis cezası, ...federal yasalara göre bir problem olarak kalacaktır. | Open Subtitles | بناءا على رأي العميل مولدر ابقاء السجين محجوزا ستكون معضلة للسلطات القضائية المختصة |
Düşes Satine ve General kenobi, her ikilemin iki yüzü vardır. | Open Subtitles | الدوقه ساتيني والجنرال كانوبي قد اظهروا انه يوجد وجهان لكل معضلة |
Büyük veri büyük bir sorun hâline gelmiştir. | TED | فقد صارت البيانات الضخمة تشكل معضلة كبيرة. |
Bu şeyi kaldırmak mı? sorun değil. Tek yapmanız gereken biraz zıplamak. | Open Subtitles | ليست معضلة كل ما تحتاجونه هو القليل من القفز |
Eğer diyalizi reddediyorsa etik bir sorun kalmıyor. | Open Subtitles | إذا هي رفضت الغسيل ليست هناك معضلة أخلاقية |
Bazı sahte kağıt düzenlemek sorun olmaz.. | Open Subtitles | حسنا، لا يجب أن تكون هذه معضلة لإخفاءنا لبعض الأوراق رائع |
Ben onların ikisinden bahsedeceğim: tutsak ikilemi ve ortak alanların trajedisi. | TED | سأتحدّث عن اثنين منهما : معضلة السجين ومأساة المشاعات. |
Bu nedenle burada olan şey Omnivor'un İkilemi değil, | TED | وما لدينا هنا في الحقيقة ليست معضلة آكل الحيوانات |
Ama onları önce ben bulursam eğer, hiç bir muamma kalmayacak. | Open Subtitles | وإن وجدتهم أولاً ، لن يكون هناك معضلة من هذا القبيل |
Şimdi düşünürseniz, GPS ve radar dan önceki dönemde bu gerçekten zor bir problem. | TED | والآن إن فكرتم بها ففي عصر ما قبل الجي بي إس كانت تلك معضلة كبيرة |
Bence bu, ahlaki olarak yanlış bir şey ve para zor bir konu dolayısıyla bu durum araştırmacı için de büyük bir çelişki. | Open Subtitles | اعتقد ان عمل ذلك هو خطأ اخلاقي و مثل ما انت عارف, من الصعب الحصول على المال إنها معضلة كبيرة للباحثين ايضا |
Şimdi bir ikilem içindesin, değil mi? | Open Subtitles | والآن أنت في الدّاخلِ معضلة حقيقية، أليس كذلك؟ |
Ve bu probleme de herhangi bir bilimsel problem gibi yaklaşmalıyım. | Open Subtitles | ويفترض بي التفكير في إعادة أطفالنا كما تواجنهي أي معضلة عملية |
Her bir ikilemin kabul edilebilir olup olmadığına karar vermeniz için 20 saniye vereceğiz. | TED | وسنعطيكم 20 ثانية لكل معضلة لتحكموا على ما إذا كنتم تعتقدون أنها أمر مقبول أم لا. |
Sizin yüzünüzden başımız çok büyük belada bu yüzden sizi buraya getirdik. | Open Subtitles | سبب إحضارنا لكم هنا هو أننا في معضلة كبيرة بسببكما |
Aramızda kalsın, onları hem lezzetli hem de şirin bulurum yani, burada bir, dediğiniz gibi, bir çelişki yaşıyorum. | Open Subtitles | ملحوظة لنفسي , وجدتهم لذيذين ورائعين لذلك أواجه معضلة |
Bu tramvay problemi, 1967 yılında Philippa Foot adlı filozofun kurguladığı bir etik ikilemdir. | TED | هذه هي معضلة عربة السكة الحديديّة، والتي تعد نسخة لمعضلة أخلاقية ابتكرتها الفيلسوفة فيليبا فوت في عام 1967. |
Eğer gerçekten kendimizi zombilerden ayırt etmekte zorlanıyorsak oldukça büyük bir sorunumuz var demektir. | TED | إذا كنا في الواقع نواجه مشكلة في تمييز أنفسنا عن المسوخ، فنحن أمام معضلة كبيرة جداً. |
- "Bir pürüz çıktı" mı? | Open Subtitles | -هذه معضلة"؟" |
Bu anlarda, bir ikilemle yüzleştim: Onlar ölümle yüz yüzeyken, onlara öleceklerini mi söylemeliyim? Yoksa yalan söyleyip onları rahatlatmalı mıyım? | TED | مع هذا الامر, كنت اواجه معضلة هل اخبر المقبل علي الموت انه اقترب من مواجهة الموت ام اكذب عليهم لاريحهم ؟ |
Benim emirlerimle kendisinin rasyonel varlıklara zarar verme yasağı arasında alt-elektronik çelişkide kaldı. | Open Subtitles | علق في معضلة إلكترونية ما بين أوامري المباشرة وبين محرماته الأساسية التي تمنعه من إيذاء الكائنات العاقلة |