Kontrol edecek bir şey kalmamış. bozuk falan değil. Boş. | Open Subtitles | . لم يتبق أي شيء لأشخصه الجهاز ليس معطوب بل هو فارغ |
İtiş mekanizması bozuk. Uçuşa hazır değiller. | Open Subtitles | الحذاء ينطلق بعشوائية ناقل الحركة معطوب, وغير مستعد للتحليق |
Ve kapıyı tıkladığına emin ol çünkü zil bozuk. | Open Subtitles | أوه, تأكّد من طرق الباب لأنّ الجرس معطوب. |
Hayır, sol hoparlör patlak. | Open Subtitles | يبدو أن المكبر من جهة السائق معطوب |
Sakin ol. Arızalı olduğunu söylemiyorum. | Open Subtitles | استرخ انا لا اقول انك معطوب |
- Bozulmuş olmalı. | Open Subtitles | لقد أبلغتـهم بالفعل! - لابد وأنه معطوب |
Paketi ele geçirip onun CD'sini bozuk olanla mı değiştirdi? | Open Subtitles | قام باعتراض الشحنة واستبدل القرص بأخر معطوب |
Senin gay radarın bozuk. Birinin gay olup olmadığını söyleyemezsin. | Open Subtitles | رادار الشواذ الخاص بكِ معطوب لا تستطيعين المعرفة إن كان شخص ما شاذ |
Halen de öyle yapıyor. Ben bozuk değilim ki! | Open Subtitles | مازالت تحتول اصلاحي انا لست معطوب |
Aa, 13'te o da bozuk. | Open Subtitles | التّلفاز معطوب في الغرفة الثّالثة عشر. |
Hep söylerim, "bozuk değilse tamir etme." | Open Subtitles | "دائما ما أقول " إذا لم يكن معطوب فلا تصلحه |
Ve parçalardan birisi bozuk, kusurlu ya da zayıfsa... | Open Subtitles | وإذا كان أحدها معطوب أو فيه عيب أو ضعيف |
Galiba bozuk bu. | Open Subtitles | أعتقد هذا الشيء معطوب |
Hepsi bozuk. | Open Subtitles | كل شيء هنا معطوب |
Yeter. Benimki bozuk. | Open Subtitles | حسنًا, حقّي معطوب |
Çocuklar, kilometre sayacı bozuk. | Open Subtitles | شباب العداد معطوب |
bozuk bir basınç ölçer mesela. | Open Subtitles | قد يكون مجسّ ضعط معطوب |
Uçağın sistemi bozuk. | Open Subtitles | نظام الطائرة معطوب. {\pos(300,135)\cHF8FC4E\3cH753000} "فشل في محاولة الإتصال" |
Hoparlör mü patlak? | Open Subtitles | مكبر أيسر معطوب. |
"Arızalı doğalgaz hattı Young Çiftliği'nde trajik bir patlamaya yol açtı." | Open Subtitles | "خطّ غاز معطوب يؤول لإنفجار مأساويّ في مزرعة (يانج)" |
Görüntülerin bir kısmı Bozulmuş. | Open Subtitles | جُزء واحد من اللقطات معطوب. |