çoğu zaman burada kalsalarda, bir suça bulaştıklarını gösteren kayıt yok. | Open Subtitles | معظم الأحيان, هم يبقون في البر الرئيسي بدون أي سجل إجرامي |
Doğrusu, çoğu zaman görmüyorum. | TED | في الواقع، أنا لا أرى السبب في معظم الأحيان |
Davranışlarımız dönüşür, Genelde daha çabuk bir biçimde. | TED | تتحول تصرفاتنا، بسرعة نسبيًا في معظم الأحيان. |
Orayı çok severim, ama Genelde çok kalabalıktır. | Open Subtitles | أعشق ذلك المكان ولكنه مزدحم في معظم الأحيان |
Dağınık, karmaşık, çoğu kez de yetersiz. | TED | إنها فوضوية ومعقدة، وغير فعّالة في معظم الأحيان. |
Ve uyuşturucu satışında zıtlık çıkınca, çoğunlukla silah sesleriyle uyurduk. | TED | وتوغل الصراع مع تجارة المخدرات، كنا في معظم الأحيان نذهب للنوم على صوت إطلاق الرصاص. |
Genellikle, suç sabıkası olan eroinmanlar ön planda gözükmek istemez. | Open Subtitles | في معظم الأحيان لا يصدق أحد شهادات ذوي السوابق الجنائية |
Bizi sonsuza dek terk ettiğinden beri Martina sık sık seni soruyor. | Open Subtitles | منذ أن غادرتنا، (مارتينا) أخذت تسأل عنك في معظم الأحيان (ومازالت تدعوك بـ (سيمون |
Dişleri sapsarı ve çürük, gözleri de patlak... ve hemen her zaman salyaları akıyor. | Open Subtitles | أسنانه صفراء ورديئة عيونة مفقوعة ويسيل لعابة فى معظم الأحيان |
çoğu zaman iki dünyada birden yürüyormuşum gibi. | TED | هو كأنني أمشي في عالمين في معظم الأحيان |
Ve çoğu zaman, onları bu tartışmayı yapmamak için durdurmaya çalışıyorlar. | TED | وفي معظم الأحيان تمنعهم من تقديم هذه الحجة. |
İnsanların davranışlarını çözmeye çalışıyorum, çünkü çoğu zaman nasıl davranacağımı hiç bilmiyorum. | Open Subtitles | لأنني في معظم الأحيان لا أعرف كيف أتصرف مطلقاً |
çoğu zaman kimseye ihtiyacınız yok değil mi? | Open Subtitles | معظم الأحيان لاتحتاجون إلى اشراف أليس كذلك ؟ |
Ama çoğu zaman laklak yapmazlar, çünkü iş bitiriyor olurlar. | Open Subtitles | و لكنهم في معظم الأحيان لا يتحدثون لأنهم يسيرون |
Fark etmemiş olabilirsiniz ama ilk izlenimler Genelde tümüyle yanlıştır. | Open Subtitles | ,انا لا أعرف أذا كنتم قد لاحظتم هذا .لكن الانطباعات الأولى تكون خاطئة فى معظم الأحيان |
Genelde istediğini alan biri... | Open Subtitles | في معظم الأحيان أنتَ تقوم بأخذها بدون طيبة و لا حسن نية |
Genelde dışarı çıkıyorduk veya plaktan müzik dinliyorduk. | Open Subtitles | معظم الأحيان فقط التسكع و إستمع إلى الموسيقى على فينيل. |
Ama çoğu kez, ne olduklarını bile bilmeden bu hükümlerin içinde hapsoluruz. Bu bir paradigmadır. | Open Subtitles | و لكننا محبوسون ضمن هذه الأحكام حتى بدون معرفة ذلك في معظم الأحيان. |
"Melezler, atalarıyla aynı özellikleri paylaşmayabilirler ve çoğu kez görüntülerini farklı sunarlar." | Open Subtitles | و في معظم الأحيان تظهر بصفات جسدية مختلفة |
Zaman içinde, gezegendeki organik karbonun çoğu, deniz tarafından ve çoğunlukla da mikroplarca emilmiş ve saklanmıştır. | TED | مع مرور الوقت، معظم الكربون العضوي على الكوكب قد تم إستيعابه وتخزينه هناك، معظم الأحيان بواسطة الميكروبات. |
Diğer eşcinselleri sansürden geçirip fişleyenler, çoğunlukla bunlardır. | Open Subtitles | معظم الأحيان إنهم الذين يفرضون الرقابة على المثليون الآخرين. |
Genellikle, suç sabıkası olan eroinmanlar ön planda gözükmek istemez. | Open Subtitles | في معظم الأحيان لا يصدق أحد شهادات ذوي السوابق الجنائية |
Ve merkezi sinir sisteminiz ağır hasar aldığında, hastalar Genellikle ciddi sakatlıklarla kalıyor. | TED | وبعد إصابة رئيسية للجهاز المركزي العصبي لديك. يعيش المرضى في معظم الأحيان مع إعاقة شديدة. |
Bizi sonsuza dek terk ettiğinden beri Martina sık sık seni soruyır. | Open Subtitles | منذ أن غادرتنا، (مارتينا) أخذت تسأل عنك في معظم الأحيان (ومازالت تدعوك بـ (سيمون |
Dişleri sapsarı ve çürük, gözleri de patlak... ve hemen her zaman salyaları akıyor. | Open Subtitles | أسنانه صفراء ورديئة عيونة مفقوعة ويسيل لعابة فى معظم الأحيان |