uzlaştırıcının da bulunduğu kapalı bir Facebook grubunda bir araya getirip bu grubu bir ay açık tuttuk. | TED | وجمعناهم معًا في مجموعة مغلقة على فيسبوك، تحت الإشراف، حيث أطلقناها لمدة شهر. |
Farklı yaşlardan, farklı bedenlerden toplumun her kesiminden vekil donörlerin insanlara kendi kişilikleri kadar renkli sesler vermek için bu ses koşusunda bir araya geldiği bir bütün dünya hayal ediyorum. | TED | أتصور عالمًا كاملاً من المانحين البديلين من جميع مناحي الحياة، بأحجام مختلفة، وأعمار مختلفة، يشتركون معًا في محرك الأصوات هذا ليعطوا غيرهم أصوات ملونة كما هي شخصياتهم. |
Jack Warner'a bizi Ethan Frome'da birlikte oynatması için nasıl yalvardığımı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | (هل تتذكرين كيف رجوتُ (جاك وارنر لكي يضعنا معًا في فيلم "ايثان فروم"؟ |
Onu tanırdım. Peretola'da birlikte büyüdük. O bir tamirci. | Open Subtitles | أنا أعرفه، كبرنا معًا في (بيروتولا)، إنه مُشاكل |
9. birlikte beraber savaştık. | Open Subtitles | حاربنا معًا في الحرب التاسعة. |
9. birlikte beraber savaştık. | Open Subtitles | حاربنا معًا في الحرب التاسعة. |
Biz Şirin Ekibi'yiz ve bu işte beraberiz. | Open Subtitles | نحن فريق السنافر، ونحن معًا في هذا. |
Federal Hükumet de aynı anda tüm bu bireysel bilgi yığınlarını, Amerikalıların nereye gittiğini gösteren, yüz milyonlarca kişinin ulaşabildiği, dev bir veri tabanında bir araya getiriyor. | TED | في الوقت ذاته، تقوم الحكومة الفيدرالية بجمع كل الكميات الضخمة من المعلومات، وإشراكها معًا في قاعدة بيانات ضخمة بمئات الملايين من الصور، تظهر المكان الذي سافر إليه الأمريكيون. |
En azından son birkaç yıldır, tedarik zincirindeki aktörlerin bu özverili aktörlerin gıda sistemini değiştirmek için bir araya geldiklerini görmek cesaret verici. | TED | وإنه لمن المشجع أن نرى، على الأقل في السنوات القليلة الماضية، هذا التحالف الجديد بين الأطراف المُلتزمة على طول سلسلة التزويد يجتمعون معًا في محاولة لتحويل نظام الأعذية. |
Tüm bu elementler mükemmel bir uyum içinde bir araya geldiler ve birden yaşam başladı. | Open Subtitles | أيي هؤلاء إيمينتس جاء معًا في التّناسق الممتاز و كان هناك إيايف سدينيي . |
Gençliğin, geleceğe dair görüşü, şimdiki zamanın geleceğe dair görüşü ve gelecek, olgunluğun geleceğe dair görüşü -- Bu akşam, bu üç zamanı tek kimlikte bir araya getirmeyi deneyeceğim. | TED | وجهة نظر الشباب حول المستقبل، النظرة الحالية عن المستقبل والنظرة الثاقبة المستقبلية حول المستقبل -- سأحاولُ دمج كل الحالات الثلاث معًا في هوية واحدة الليلة. |
Alasaka'da birlikte bir tane avlamıştık. | Open Subtitles | "قمنا بإصطياد أحدهم معًا في "ألاسكا |
Bu işte beraberiz, unutmadın, değil mi? | Open Subtitles | - ما هي ؟ نحن معًا في هذا, تذكّر ؟ |
- Evet? Bu işte beraberiz hatırladın mı? | Open Subtitles | نحن معًا في هذا, تذكّر ؟ |