Elimizdeki teknolojiyi kullanarak onu, beyaz bir kadınla birlikte olduğu bir filme yerleştirebiliriz. | Open Subtitles | بإستخدام صور موجودة, يمكننا وضعه فى فيلم جاهز مع إمرأة بيضاء. |
Seni epeydir bir kadınla birlikte görmedim. | Open Subtitles | ما رأيتك مع إمرأة في مدّة طويلة. في الحقيقة، أنا لا أعتقد أبدا رأيتك مع إمرأة. |
Sonra duygusal fedakalıklar oldu: Biri, bu kadar çok sırrı varken nasıl bir kadınla beraber yaşayabilir? | TED | وكان هناك التضحيات العاطفية فكيف يمكن لرجل أن يعيش مع إمرأة مع كل هذه الاسرار |
bir kadınla beraber yaşamam için tanrısal emirlere ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لست بحاجة لمباركة أي شخص ، لأعيش مع إمرأة |
Ortadan kaybolduğu gün komşuları onu sarışın bir kızla konuşurken görmüşler. | Open Subtitles | شاهده الجيران يتحدث مع إمرأة في اليوم الذي اختفى فيه.وهي شقراء. |
Demin afet gibi bir bayanla görüştürülerek sanırım dolandırıldım! | Open Subtitles | حسنا، لقد تم الإحتيال عليّ تواً لأجل لقاء مع إمرأة فاتنة جداً |
Charmaine... ve karısı onu başka bir kadın yüzünden... evden şutlarken, adamın 2 kadının giderini aynı anda nasıl karşıladığını buldu. | Open Subtitles | وعندما كانت زوجته تطرده من أجل خيانته لها مع إمرأة أخرى أكتشفت الطريقة التي تمكن بها من الحصول على إمرأة أخرى |
Evet, doğru. Düşünen bir kadın ile konuşarak dünyanın sorunları çözülebilirim. | Open Subtitles | نعم, حقاً, و مع إمرأة تظن أن كل مشاكل العالم يمكن حلها بالكلام |
O da başka bir kadınla birlikteydi. | Open Subtitles | كان مع إمرأة أخرى |
Carl, gerçekten bira için seks yapan bir kadınla birlikte olmak ister misin? | Open Subtitles | كارل،هل حقاً تريد أن تكون مع إمرأة تبادل الجنس مقابل الجعة ؟ |
Ve Courtney sana hâlâ çok kızgın çünkü sen başka bir kadınla birlikte oldun. | Open Subtitles | و كورتني مازالت غاضبة لأنك نمت مع إمرأة أخرى |
Genç bir kadınla birlikte olmak huzursuz etmiştir. | Open Subtitles | البقاء مع إمرأة شابة لأبد وأن ذلك أخافة. |
İşin aldatma boyutunu bir kenara koyalım bir süreliğine bir kadınla birlikte olduğun gerçeğini tartışalım. | Open Subtitles | لندع موضوع الخيانة هذا جانباً ونناقش واقع أنك مارست الجنس مع إمرأة |
Senin yanında yedim, senin yanında savaştım, ama beyaz bir kadınla beraber olunca çizgiyi aştın. | Open Subtitles | أَكلتُ بجانبك، قاتلتُ بجانبك لكن عندما تحدثت أنت مع إمرأة بيضاء، |
Sende kaçak bir mahkumsun ve dört yıldır bir kadınla beraber olmuyorsun. | Open Subtitles | وأنت مدان هارب لم يكن مع إمرأة لأربع سنوات |
Ben en son bir kadınla beraber olduğumda, sen daha el değmemiş bakireydin. | Open Subtitles | ولم أكن مع إمرأة منذ أن كنتى عذراء |
Öyleyse nasıl oldu da bir kadınla beraber olmadın? | Open Subtitles | إذن كيف لم تكن مع إمرأة من قبل؟ |
Şu anda epey şöhreti kötü bir kızla kaçıyorsun. | Open Subtitles | لقد هربت تواً مع إمرأة سيّئة السمعة جداً |
Olmaz, çünkü babası tarafından kovalanmayacağım çok güzel bir kızla çıkacağım bu gece. | Open Subtitles | لا، لأن أنا عندي . موعد مع إمرأة جميلة جداً |
Evlatlık ajansından çok nazik bir bayanla konuştum. | Open Subtitles | تكلمت مع إمرأة لطيفة جداً من وكالة التبني |
Annem her zaman bir kadın kızgınken onunla asla tartışma derdi. | Open Subtitles | أمي لطالما اخبرتني لا تتجادل أبدا مع إمرأة عندما تكون غاضبة |
Ve burada hamile bir kadın ile birlikleyim kendisi HIV pozitif ve biz gülümsüyoruz, ikimiz de, çünkü güveniyoruz çünkü biliyoruz ki o genç kadın tedavi görüyor böylece ömrü uzayabilecek ve doğurmak üzere olduğu bebeğine bakabilecek. | TED | وهنا انا مع إمرأة حبلى وهي حاملة لفيروس نقص المناعة المكتسبة وهي تبتسم .. كلانا يبتسم .. لاننا واثقون جدا ولأن هذه الام الشابة تتلقى العلاج الملائم والذي سيمد في عمرها لكي تهتم بصغيرتها التي سوف تلدها قريباً |
Williams bir kadınla birlikteydi. | Open Subtitles | ولكن (وليامز) كان مع إمرأة. |
Cevaplar arayan perişan karısıyla yada başka bir gündemle ortaya çıkan kadınla aynı taraftayız. | Open Subtitles | نحن نتعامل مع أرملة مضطربة تبحث عن إجابات أو مع إمرأة بـ أجندة مختلفة كلياً |