Yardımınızdan dolayı burada bir müşteri ile oturuyorum. | Open Subtitles | أجل, حسناً, بسبب مساعدتكِ أنا أجلس هنا مع عميل واحد. |
Şu bölgede bir müşteri ile görüşmesi gerekiyormuş ama gitmemiş. | Open Subtitles | موعده مع الطبيب كان من المفترض ان يلتقي مع عميل هنا لكنه لم يأتي |
bir müşteriyle buluşmam vardı. Sana, eğer vakit çok geç olursa gelmeyeceğimi söylemiştim. | Open Subtitles | كنت فى إجتماع مع عميل, أخبرتكِ أننى لن أعود للمنزل اذا تأخر الوقت |
Pardon, Marty. Yarım saat içinde Palm Springs'te bir müşteriyle buluşmam var. | Open Subtitles | آسف، مارتي لدي مقابلة مع عميل في بالم سبرنغز خلال نصف ساعة |
-Bunun yerine bir NTAC ajanı ile yaşıyorsun. | Open Subtitles | بدلاً من أنكِ تعيشين مع عميل الأمن القومي |
FBI ajanıyla ilgili operasyon raporunu okuduğumda garip bir şey fark ettim. | Open Subtitles | حين قرأت الملف المتعلق بمهمتك ...مع عميل المباحث الفدرالية لاحظتُ شيئاً غريباً |
Üzgünüm, burada önemli bir müşterimle birlikteyim. | Open Subtitles | أنا آسف , أنا مع عميل مهم جداً |
Bir müşteri ile yemeğim vardı ve telefonumu ofiste unuttuğumu hatırladım. | Open Subtitles | لقد تناولت العشاء مع عميل ثم ادركت اني نسيت هاتفي في المكتب |
Bir müşteri ile özel bir konuşma yapma hakkına sahibiz. | Open Subtitles | لدينا الحق بمحادثة خاصة مع عميل مُحتمل |
Şehir dışında, bir müşteri ile görüşeceğiz... | Open Subtitles | سوف نتقابل مع عميل في أعلى المدينة... |
Bir müşteri ile önemli bir görüşmem var. | Open Subtitles | لدىَ اجتماع مهم مع عميل |
Bir müşteri ile görüşmem vardı. | Open Subtitles | مقابلة مع عميل |
Bu da yetmezmiş gibi, dün bir müşteriyle görüntülü konuşma yaparken iPhone'umu tuvaletin içine düşürdüm. | Open Subtitles | وبالأمس لقد سقط هاتفي الـ آي فون في المرحاض بينما كنت اتكلم على الفيديو مع عميل |
Yeni bir müşteriyle çalışıyorum. Bilmeni istedim. | Open Subtitles | لقد بدأت العمل مع عميل جديد وأردت أن تعرف |
- Konu ne? Potansiyeli olan bir müşteriyle akşam yemeğim var ve bana katılman çok iyi olur. | Open Subtitles | لدي عشاء مع عميل محتمل، وأحبّذ أن تنضمي إلي. |
Aksi ve bazen anlaşması güç bir müşteriyle olan toplantıdan bahsetti geçen, arama motoru iyileştirme süreci ile ilgili soru sormak için toplantı istemiş. | TED | أخبرتني عن اجتماع عُقد مؤخراً مع عميل فظ وصعب المراس أحيانًا الذي كان قد دعا إلى اجتماع لمساءلة التقدم في تهيئة محرك البحث. |
İyi bir müşteriyle dalaşmaktan daha iyisini bilir. | Open Subtitles | إنه يعلم أنه لا يجب العبث مع عميل جيد |
Yüzbaşı FBI ajanı ile birlikte geliyor. Maiyetini de getirmiş. | Open Subtitles | القائد قادم مع عميل المباحث، لديه حاشية لعينة |
Hayır, bölüm başkanıma bir Sovyet ajanı ile görüştüğümü söyledim ve şantaj niteliğinin detaylarını verdim. | Open Subtitles | شرحت الأمر لرئيس قسمي انني تواصلت مع عميل روسي و فصلّت طبيعة الإبتزاز |
Yetkililerin dediğine göre çocuğu kaçıranlar FBI ajanı ile yaşanan çatışmada öldürüldü. | Open Subtitles | وتقول السلطات أن خاطفيه تم قتلهم في تبادل لإطلاق النار مع عميل مكتب التحقيقات الفدرالي |
FBI ajanıyla ilgili operasyon raporunu okudum. | Open Subtitles | لقد قرأت الملف المتعلّق ...بمهمتكِ مع عميل المباحث الفدرالية |
FBI ajanıyla ilgili operasyon raporunu okuduğumda... | Open Subtitles | حين قرأت الملف المتعلق بمهمتكِ ...مع عميل المباحث الفدرالية |
Şu anda müşterimle birlikteyim. | Open Subtitles | . إنني هنا مع عميل |