"مع والدها" - Translation from Arabic to Turkish

    • babasıyla birlikte
        
    • babasıyla beraber
        
    • babasının yanında
        
    • Babasıyla arası
        
    • baba-kızın barışmasına
        
    Annesi öldükten sonra babasıyla birlikte o da gitti. Open Subtitles لذا، بعدما ماتت والدتها، غادرت مع والدها.
    Muayene olmak için gittiğini iddia etti ve kızını babasıyla birlikte bırakmak zorunda olduğunu söyledi. Open Subtitles و كان يجب أن تترك إبنتها خلفها مع والدها
    Kız, babasıyla birlikte bakıcıyla kaldı orada. Open Subtitles البنت بقيت مع والدها وجليسة الأطفال هناك
    Cece şu anda babasıyla beraber, gülüyor ve mutlu. Open Subtitles سيسي مع والدها الآن و هي سعيدة و تضحك لي
    İki çocuğum arkadaşlarına yatıya gitti, birisi de babasıyla beraber. Open Subtitles لديطفلانفي حفلةالبيجاما، و أخرى مع والدها
    Ajan Callen, Riley babasının yanında Ben'le birlikte. Doğuda. Open Subtitles أيُّها العميل "كالين" إنَّ رايلي متواجدةٌ مع والدها "بين" في الشرق
    Babasıyla arası biraz açık. Kendi psikoloğu düşünsün. Open Subtitles ان لديها مشكلة حقيقية مع والدها
    Eşinin geçen bahardaki ölümü, Veronica'nın Birleşik Devletler'e dönmesine ve baba-kızın barışmasına neden olmuştu. Open Subtitles ماتت زوجته الربيع الماضي مما أثار عودة (فيرونيكا) للولايات المتحدة و عادت الابنة للعيش مع والدها بعد سنوات من الغربة
    Annem genç kızken küçük bir çiftlikte babasıyla birlikte yaşıyormuş... Open Subtitles عاشت مع والدها على القليل من المزرعة. أعتقد الحظيرة ل لا يزال قائما.
    babasıyla birlikte yaşıyor ve güreş kulübüyle ilgileniyor. Open Subtitles وهي تعيش مع والدها و تبدوبعدناديالمصارعة.
    babasıyla birlikte olamayacak kadar genç olduğumu düşündü. Open Subtitles فكرت في أني كنت أصغر من أن أكون مع والدها.
    Bu da Neda, sadece birkaç hafta önce babasıyla birlikte katıldığı bir gösteri de vurularak öldürülen İranlı kız, doğal olarak, YouTube neslinin şimdiki odak noktası olmuş durumda. TED هذه ندى، الشابة الإيرانية التي قتلت أثناء المظاهرت مع والدها في إيران قبل أسابيع قليلة فقط، وهي الآن تحت الضوء، وهي على حق، لجيل اليوتيوب.
    babasıyla birlikte yaşıyor. Open Subtitles هي تعيش مع والدها
    Tessa, dört yıldır lösemiyle mücadele veriyor, ve bu konuyu konuşmak üzere babasıyla birlikte buradalar. Open Subtitles لقد صارعت (تيسا) سرطان الدم خلال الأربع سنوات الماضية، وهي هنا مع والدها للتحدّث عن ذلك.
    Büyük büyükannem. babasıyla birlikte. Open Subtitles جدّة جدّتي مجدداً مع والدها
    O iyi. babasıyla beraber. Open Subtitles انها بخير ، انها مع والدها انها بخير
    Sonia altınların yerinin babasıyla beraber ölmesini istemedi. Open Subtitles ولم تريد سر موقع الذهب يموت مع والدها
    babasıyla beraber bir kreasyon demek. Open Subtitles عمل الأزياء مع والدها
    Böylece Nadia babasının yanında büyüyebildi. Open Subtitles بحيث نادية يمكن أن تكبر مع والدها.
    Bence Ted aileyi tanıyordu ve ona göre küçük kızın babasının yanında kalması daha iyiydi. Open Subtitles ، أؤمن بأن (تيد) عرف العائلة .. وأحس أن الفتاة ستكون بحال أحسن مع والدها
    Babasıyla arası çok arızalı. Open Subtitles تعاني من مشاكل متأصلة مع والدها. ‏
    Eşinin geçen bahardaki ölümü, Veronica'nın Birleşik Devletler'e dönmesine ve baba-kızın barışmasına neden olmuştu. Open Subtitles ماتت زوجته الربيع الماضي مما أثار عودة (فيرونيكا) للولايات المتحدة و عادت الابنة للعيش مع والدها بعد سنوات من الغربة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more