Hal, bugün yeterince sürpriz yaşadım, nereye gittiğimizi söyler misin, lütfen? | Open Subtitles | هالي لدي مفاجئات كافية ليوم واحد هل ستخبريني فقط أين ينذهب؟ |
Ben hamileyim ama sen ne kupon, ne spa günü ne domuz rosto, ne sürpriz ne eğlenceli bir şey yaptın benim için. | Open Subtitles | حسناً، أنا حبلى وأنت لم تعرض علي قسائم.. أو يوم في المنتجع أو خنزير مشوي أو مفاجئات أو أي من تلك الأشياء المرحة |
Yakında öleceksiniz sorumlu ben olacağım ve herhangi bir sürpriz istemiyorum. | Open Subtitles | أنتم سترحلون قريبا وبما أني سأكون مسؤولا لا أريد أي مفاجئات |
-Evet, sence bagajda başka.. ...sürprizler olabilir mi? | Open Subtitles | نعم، يُمْكِنُ أَنْ تَرى إذا هناك أيّ مفاجئات أكثر في ذلك الصَندوقِ؟ |
Pekâla, rutin bir taramada bir sürprizle karşılaşmaya hiç niyetim yok. | Open Subtitles | حسناً ، أنا لم أعتقد أنه سيحدث قريباً أى مفاجئات في فحص نظامي |
Ödememiz hakkında, süpriz istemiyoruz. | Open Subtitles | حول دفعتِنا، شاهدْ، نحن لا نُريدُ أيّ مفاجئات. |
Bu tuhaf nehirde bilinmedik sürprizlerle karşılaşabiliriz. | Open Subtitles | تذكّروا، هذا النهر الغريب قد يكون به مفاجئات لا توصَف. |
Ben hala seni şaşırtabilirim ama korkarım senin sürprizin kalmadı. | Open Subtitles | ربما سأفاجئك، لكني أخشى بأنك لا تملك مفاجئات لي |
Kolay olmayacak, ama herhangi bir sürpriz beklenmiyor... | Open Subtitles | هو لَنْ يكون بسيطَ، لكن لا يَجِبُ أَنْ يَكُون هناكَ أيّ مفاجئات أَو |
... ...Artık hiçbirekilde sürpriz istemiyorum. | Open Subtitles | أنت تواجه تهمة قتل، بولو. ذلك تماما مفاجأة. أنا لا أريد مفاجئات أكثر. |
Sydney onları etkisiz hale getirebilir, tabii eğer herhangi bir sürpriz olmazsa. | Open Subtitles | سيدنى عندها فرصة لتعطيلهم, ولكن فقط اذا لم يكن هناك مفاجئات. |
Herhangi bir başka sürpriz yoksa izninizi istemek zorundayız. | Open Subtitles | حَسناً، يَبْدو أنه لا يوجد مفاجئات كبيرة عن قرب إذن نستأذنكم |
Avukat herhangi bir kötü sürpriz olmaz diyor. | Open Subtitles | المحامي يَقُولُ لَنْ يَكُونَ هناك أيّ مفاجئات |
Sabah oraya varıncaya kadar, başka sürpriz istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أيّة مفاجئات إلى أن أصل هناك في الصباح |
Aslında Bay Cruz'un kazanacağından eminim, ama yine de bir sürpriz olmasını istemem. | Open Subtitles | "انا واثق من فوز السيد."كروز .. لكن لزال, لانريد ايّ مفاجئات هل تفهم؟ |
Bizimle paylaşmak istiyorum Başka bir küçük sürprizler ? | Open Subtitles | هل هناك أى مفاجئات صغيرة أخرى تود أن تطلعنا عليها ؟ |
Ve ara sıra beklenmedik sürprizler hazırlayan bir adamdı. | Open Subtitles | كان يعمل لساعات طويلة. والاجر كان زهيداً. احياناً كان يجد مفاجئات غير متوقعة |
Bu sene karşılaşabileceğimiz sürprizler var mı sence? | Open Subtitles | هل سيكون هناك اي مفاجئات نتوقعها لهذه السنة؟ |
Laboratuvar sonuçlarında hiçbir sürprizle karşılaşmadık, başlamaya hazırsın. | Open Subtitles | بإستثناء أي مفاجئات في العمل المخبري,أنت بخير تماما |
Garaja albüm için fotoğraf çekmeye gitsem orada bir sürprizle karşılaşmam değil mi? | Open Subtitles | إذن، لو ذهبتُ للخارج للمرآب لآخذ صورةً من أجل ألبوم العائلة لن يكون هناك أي مفاجئات ؟ |
Geri kalanı da zamanla süpriz olacak. | Open Subtitles | والبقية سَتَكُونُ فقط مفاجئات سعيدة صَغيرة على طول الطريقِ. |
sürprizlerle, gizemli konuklarla ve Noel eğlenceleriyle dolu. | Open Subtitles | ويحتوي على مفاجئات وضيوف غامضون وضحك. |
Bu durumda, sürprizin tadı kaçar. | Open Subtitles | بعدها لن يكون هناك أيّ مفاجئات |
Harika. Başka sürprizlerin varsa, sanırım onları öğrenmeliyim. | Open Subtitles | حسنا ان كان لديك مفاجئات اخري يجب ان اعرفها |