Stüdyoda olmam diye ona bir anahtar vermiştim. | Open Subtitles | وقد اضطررتُ لإعطائه مفتاحًا له في حالة إن كنتُ خارجًا |
Dexter, ön kapının yanındaki posta kutusunun altında mıknatıslı, kır evine ait bir anahtar olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | مفتاحًا مخبأ عند الباب الأمامي مفتاح ممغنط تحت صناديق البريد |
Katına çıkmak için anahtar lazım. Oraya çıkınca, bir de kapıda güvenlik var. | Open Subtitles | تحتاجون مفتاحًا فقط للوصول لهذا الطابق وحين تصلون ستجدون حراسة على بابه |
Ben de o kitapçıdan aldığın diğer şeylerle birlikte bana vereceğin bir anahtar olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | وأنا أرى مفتاحًا ستعطيه لي بالإضافة لما أخذته من متجر الكتب ذاك |
Kimseyi içeri alma, beni bile alma çünkü bende anahtar var. Ben kendim girebilirim, anlıyor musun? | Open Subtitles | لا تُدخلي أحدًا حتّى أنا، لأنّي أملك مفتاحًا وبوسعي الدخول بنفسي، مفهوم؟ |
Bir tür anahtar gibi görünüyor. Daha büyük bir cihazın parçası. | Open Subtitles | يبدو وكأنه مفتاحًا لشيء ما جزء من جهاز أكبر حجمًا |
Buralarda bir anahtar bulabileceğını sanmıyorum. | Open Subtitles | أفترض أنكِ لم تجدِ مفتاحًا قابع بمكانٍ ما هنا |
Bennet ona anahtar vermişti. | Open Subtitles | أَعطَاهـ "بينيت" مفتاحًا للبيت |
Hayır. Bir anahtar daha ister misiniz? | Open Subtitles | لا، هل تريد مفتاحًا آخر؟ |
Barrow'da anahtar var. | Open Subtitles | بيرّو) يملكُ مفتاحًا) |