"مفر منها" - Translation from Arabic to Turkish

    • kaçınılmaz
        
    • kaçınılmazdır
        
    • sonuca
        
    Sorunlar kaçınılmaz ve çözümler de sırası geldiğinde çözümlenecek yeni sorunlar doğurur. TED المشاكل لا مفر منها والحلول تخلق مشاكل جديدة والتي يجب حلها في المقابل.
    Mültecilerin kaçınılmaz bir harcama olacağı veya toplumun sırtına yük olacağı konusunda toplu bir varsayımımız var. TED نحن نميل الى افتراض جماعي بأن اللاجئين هم تكلفة لا مفر منها أو عبئا على المجتمع.
    Asıl harika olan görsel çevremizi kaçınılmaz olarak algılıyoruz. Aslında böyle değil. TED ولكن ما هو حقا رائع هو ان نأخذ بيئتنا البصرية كما لا مفر منها. وانها ليست كذلك.
    Kontrol bizde olsa da olmasa da, kontrol kaçınılmazdır. Open Subtitles يتحكم بطريقة لا مفر منها بطريقة ما سواء كنا نحن أو لا
    Ki bu da bizi kaçınılmaz bir sonuca götürüyor, kapıyı açıp katili içeri alan Madame Clapperton'dı. Open Subtitles و الذي يقودنا إلى الخلاصة التي لا مفر منها أن السيدة "كلابرتون " فتحت الباب و جعلت المجرم يدخل
    Öğrendim ki, Encantadas'da bana gösterdiği şey korkunç, kaçınılmaz gerçekti. Open Subtitles ما جعلنى أراه على الجزر المسحورة كان الحقيقة المروعة التى لا مفر منها
    Sonra da muğlak bir ifadeyle, kapitalizm ve emperyalizmin, gelecek savaşları kaçınılmaz hale getirdiğine dair uyardı. Open Subtitles ثم، وبكلمات ضبابية حذر من أن الرأسمالية والإمبريالية تجعل الحروب المستقبلية لا مفر منها
    İstenmeyen bitişlerle yetişkin olmak, kaçınılmaz sonu yaşamak demektir. Open Subtitles ،مع نهايات غير مرغوبة أن يصبح المرء بالغًا يحتم عليه مواجهة نهايات لا مفر منها
    Ve hemen her seferinde rastgele cinsel ilişki ile kaçınılmaz çocuk düşürme sonuçları. Open Subtitles وممارسة الجنس الغير شرعي دائما مصحوب بحالات الإجهاض التي لا مفر منها
    Her halükarda, şarapnel parçaları yaraya yabancı maddeler bulaştırarak enfeksiyonu kaçınılmaz hale getirir. Open Subtitles و دائما ما تؤدي الشظايا الي دخول اجسام غريبة داخل الجروح وبالتالي تكون العدوي لا مفر منها
    ...dedikodu kaçınılmaz, ama taraftarlarımın sadece ailem üzerindeki baskıdan dolayı bu yarışı bıraktığımı bilmelerini istiyorum. Open Subtitles الثرثرة لا مفر منها ولكن أريد من مؤييدي أن يعلموا بأني بشكل واضح سأغادر هذا السباق بسببالضغوط على عائلتي.
    Emin değilim ama ırklarımız arasındaki savaşın kaçınılmaz olduğunu söyledi sanırım. Open Subtitles لست متأكدا ولكن أعتقد أنه قال حرب بين جنسينا لا مفر منها
    Dövüşmemiz kaçınılmaz lakin daha çok erken. Open Subtitles مواجهتنا. بالضافة أنها لا مفر منها فهي مبكرة
    Başkan'ın kaçınılmaz tepkisinden dolayı hayal kırıklığına uğrayacağını sanmıyorum. Open Subtitles لا أظن سيخيب أملك من ردود فعل العمدة التي لا مفر منها
    Onu parçalara ayırıp köpeklere attığım zaman anca merhametsiz, kaçınılmaz gerçekle yüzleşecek. Open Subtitles حينما أشرحه وأرميه للكلاب عندها فقط سيواجه الحقيقة الوحشية التي لا مفر منها
    Sonra kitap anlaşması, sonra film anlaşması sonra da kaçınılmaz cinsel taciz skandalı gelecek. Open Subtitles , بعد هذة تأتي صفقة الكتاب , و من ثم صفقة إنتاج فلم و من ثم فضيحة . التحرش الجنسي التي لا مفر منها
    Bu alıştırma egzersizi kaçınılmaz sonuna yaklaşıyor. Open Subtitles إن هذا التمرين الإختباري يقترب من نهايته التي لا مفر منها
    Prenslere ölüm krallıklara kabirler tüm hanelere kaçınılmaz kayıplar çobanlara çürüme çiftçilere kurak mevsimler vaat ediyor. Open Subtitles للأميرة ينطق الموت الى الممالك عدة قبور الى جميع العقارات خسائر لا مفر منها
    Birisi kocanızın yaptığı gibi davrandığında sonuçları da kaçınılmazdır. Open Subtitles حتى عندما يتصرف شخص بالطريقة التي تصرف بها زوجك العواقب لا مفر منها
    Fakat geçmişin hataları kaçınılmazdır. TED لكن أخطاء الماضي لا مفر منها.
    Yüzeyin hemen altında uygun koşulların oluşmasını bekleyen ihtimal tohumları var. Organik sistemlerde, eğer koşullar uygunsa yaşam kaçınılmazdır. TED وتحت السطح مباشرة تقبع بذور الممكن منتظرة الظروف الملائمة للنمو، وبأنظمة عضوية، فإن الظروف تكون مناسبة، الحياة لا مفر منها.
    Seni hissediyorum ve ben kaçınılmaz bir sonuca varabilmek için gidiyoruz. Open Subtitles أشعر أننا موجهون لنتيجة لا مفر منها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more