Bu erkek çocuğunun hedefleri ve hayalleri var, ama toplumda kabul görmek için saklıyor. Çünkü farklı olmak kolay değil, özellikle de Rusya'da. | TED | لكن لهذا الولد أهداف وأحلام لكن يخاف ألا تكون مقبولة في مجتمعه، فأن تكون مختلفا ليس سهلا، خصوصا في روسيا. |
Tropiklerdeki ülkeler en hevesli tüketicilerden çünkü kültürel açıdan kabul edilebilir bir durum. | TED | بلاد المناطق المدارية هي الأكثر استهلاكا لها لأنها مقبولة في ثقافتهم. |
Yalan testi geçerli kanıt olarak kabul edilmez. | Open Subtitles | فحوصات جهاز الكشف عن الكذب لم تثبت مصداقيتها بشكل كافٍ. وهي غير مقبولة في المحكمة. |
Kızımız Ruth, Harvard'a kabul edilen en genç bayan. | Open Subtitles | ابنتنا، روث، هو أصغر أنثى من أي وقت مضى أن تكون مقبولة في كلية الحقوق بجامعة هارفارد. |
- Telepatın okuması mahkemede kabul edilmemesi çok kötü. Belki gerek kalmaz. | Open Subtitles | - سيئة للغاية يقرأ توارد خواطر الخاصة بك ليست مقبولة في المحكمة. |
Evet, ama içgüdüler mahkemede kabul edilmezler, değil mi Jo? | Open Subtitles | لدي الغريزة أجل , لكن الغريزة ليست مقبولة في المحكمة الآن أليس كذلك جو ؟ |
Serumu ele geçirsek bile o itiraf mahkemede kanıt olarak kabul edilmeyecektir. | Open Subtitles | حتى لو إستطعنا الحصول على القليل منه هذه الإعترافات تعتبر غير مقبولة في المحكمة |
Yalan testi sonucunun mahkemede kabul edilmemesinin nedeni güvenilmez olmaları. | Open Subtitles | هناك سبب في أن نتائج أختبار كشف الكذب :غير مقبولة في المحكمة فهي غير مؤكده |
Tiksindirici olaylar bir dakika hızla sonsuza dek olur bir sonraki kabul edilebilir. | Open Subtitles | الاحداث التي تثير إشمئزازنا لدقيقة سرعان ماتصبح مقبولة في الدقيقة التي تليها |
Görev sonucu yaşanılan sıkıntılara göre kabul edilebilir. | Open Subtitles | نتائج هذه المهمة مقبولة في ضوء العوامل المخففة |
Herkesin içinde sergilediğiniz sevgi gösterileri okulumda kabul görmez. | Open Subtitles | عروض المودّة ليست مقبولة في مدرستي |
Büyük Britanya, dünyadaki en büyük süpergüçtü ve imparatorluğun tüm yükü kölelerin sırtının üzerindeydi. Köle ticareti, çok az insan haricinde herkes tarafından kabul görüyordu. | Open Subtitles | بريطانيا العظمى كانت أكبر قوة على وجه الأرض وأمبراطوريتها بنيت على الرقيق، تجارة الرقيق كانت مقبولة في هذا الوقت من قبل الكل عدا القليل |
Bunun sayesinde Doğu Florida Üniversitesi'ne kabul edildim. | Open Subtitles | بسببها، أصبحتُ مقبولة في "جامعة شرق فلوريدا". |
Daha fazla insan bunu desteklemeye ve bu iş daha da normalleşmeye başladığında artık toplumda kabul gören bir iş hâline gelecektir. | Open Subtitles | عندما المزيد والمزيد من الناس يعتمد عليه ويصبح أكثر وأكثر طبيعية، هو الذهاب الى الانتقال من مكانة لتصبح مقبولة في المجتمعات. |
Mahkemede kabul edilemez. | Open Subtitles | انها غير مقبولة في المحاكم |
Ancak, Indiana Üniversitesinde araştırmacı olan Debby Herbenick kızların genital öz-imgelerinin her zamankinden daha fazla kabul edilemezlik baskısıyla kuşatma altında olduğuna inanıyor. | TED | لكن، (ديبي هيربنيك) الباحثة في جامعة إنديانا، تعقتد أن الصورة الذاتية لأعضاء الفتاة التناسلية هي تحت الحصار وتحت وطأة الإلحاح أكثر من اي وقتٍ مضى على اعتبار أنها غير مقبولة في حالتها الطبيعيية. |