"مقطورة" - Translation from Arabic to Turkish

    • karavan
        
    • karavanda
        
    • karavanı
        
    • karavanına
        
    • karavanında
        
    • karavanını
        
    • karavanın
        
    • römorku
        
    • römork
        
    • kamyon
        
    • vagonunda
        
    • karavanının
        
    • vagon
        
    • vagonu
        
    • Humvee
        
    Eğer birisi karavan parkında yaşıyorsa, Bu uyuşturucu yaptığı anlamına gelmez Open Subtitles لمجرد أن شخص يعيش في مقطورة لا يعني أنه طاهي ميثا
    ...öğleden sonra, frenleri patlayan bir karavan okul bahçesine girdi. Open Subtitles هذا المساء فقدت مقطورة منزل السيطرة واقتحمت ساحة المدرسة
    Hey, annem karavanda yaşıyor. Giy şunları. Hayatını kurtardım. Open Subtitles مهلاً, أمي تعيش في مقطورة, الآن . ضع هذه عليك, أنا أنقذت حياتك للتو
    Belki de önümüzdeki yıl bahçesinde küçük seramik eşeklerle bir karavanda yaşar. Open Subtitles في مثل هذا الوقت من السنة القادمة ستكون داخل مقطورة مع حمار خزفي في الباحة الأمامية
    Şehir kulübü havuzuyla eş ziyareti karavanı arasında çok fark var. Open Subtitles يوجد فرق كبير بين حوض النادي و مقطورة الزيارات الزوجية
    Sirk sahibinin karavanına gittiler. Kasanın içindekileri çaldılar. Open Subtitles إنهما دخلا مقطورة صاحب السيرك، حيث سرقا محتويات الخزنة.
    Beş ayda bir, bir hapishane karavanında oynaşmak bu kaşıntıyı gidermez. Open Subtitles جلسة صغيرة كلّ خمسة شهور في مقطورة سجن لن تشبع ما تريدينه
    Eğer mantıklı düşünüyor olsaydım, eve geri dönüp ikinci el bir karavan bulup derin bir tava ve biraz da kurabiye alırdım. Open Subtitles إذا فكرت فى الاتجاه الصحيح سأعود من حيث أتيت أبحث عن مقطورة قديمة و أبتاع مقلاة عميقة و بعض الطيور.
    Ama ben bir karavan kampında büyüdüm ve senin o Beverly Hillsli şımarık kıçına tekmeyi basarım. Open Subtitles لكني ترعرعتُ في مقطورة منتزه و لن أتردد عن تلقينكِ درساً مُشبعاً
    Manastır'ı terketti ve karavan parkına geri döndü, üstelik olduğundan çok daha sinirli bi halde. Open Subtitles وتركت الدير وعاد الى الحديقة مقطورة , وكانت أشد غضبا من أي وقت مضى.
    karavan parkında sürüngenlere izin yoktur. Open Subtitles ليس هناك الزواحف المسموح بها في حديقة مقطورة.
    Noel'i es geçtin, bir karavanda yaşıyorsun ve boşanıyorsun. Open Subtitles , لقد غبت عن عيد الشكر و عيد الميلاد المجيد , أنت تعيش في مقطورة و تطلقت
    Hamile kalıp, hamile kızların olduğu sınıfa atılan, karavanda yaşayan fakir kızdım. Open Subtitles كنت تلك الفتاة ذات الملابس الرخيصة التي تقيم في مقطورة و التي حملت و تم وضعها في فصل الحوامل
    Evet öyle, ama hikayeyi takip ettim ve 25 yıl önce kızın ailesi bir karavanda yaşıyorken, şimdi Arlington'un en büyük toprak sahiplerinden biri olmuş. Open Subtitles أجل، لقد فعل ذلك، ولكنّي أجريت بحثاً ,وفي الــ 25 عاماً المنصرمة إنتقلت عائلة الفتاة من العيش في مقطورة متنقلة
    Şehir kulübü havuzuyla eş ziyareti karavanı arasında çok fark var. Open Subtitles يوجد فرق كبير بين حوض النادي و مقطورة الزيارات الزوجية
    Şüphelinin karavanı için gözlerini dört açsınlar. Open Subtitles أخبريهم أن يقوموا بالبحث عن مقطورة المجرم
    Biliyorsun, Ray'in karavanına Wi-Fi kurdum ki hipotezimi test edebileyim. Open Subtitles تعلمون، أقوم بإعداد خدمة الواي فاي في مقطورة لراي، ترك ذلك لاختبار فرضية بلدي.
    Bu sabah olağan güvenlik aramamı yaparken modellerin makyaj karavanında bunu buldum. Open Subtitles كنتُ أقوم بجولة أمنية كالمعتاد ولقد وجدت هذه النماذج في مقطورة مستحضرات التجميل هذا الصباح
    En sevdiğimiz banka yöneticisi onun değersiz karavanını ve daha da değersiz olan arsasını satın aldı 150,000£ nakit. Open Subtitles مدير بنكنا المفضل لابد أنه قام بشراء مقطورة لاتساوي شيئا و أرض بلا فائدة مقابل
    karavanın terkedilmiş olması ödenecek hiç bir hesabın olmaması demekti. Open Subtitles كونها مقطورة مهجورة يعني أن ما من فواتير ندفعها
    Gerçek ve çalışan bir römork yapmamızı istedi ve bu römorku satacaktık. TED أحدهما يود أن يجعلها مقطورة حقيقية، عملية، وسنبيعها
    Bu römork, Berkeley'deki dükkanımda ilk defa karşıma çıktığında, daha önce hiç bir römorkün, bir Airstream'ın, içine adım atmamıştım. TED حين ظهرت هذه المقطورة في ورشتي في بيركلي، لم تطأ قدمي في مقطورة إير ستريمر، أو أي مقطورة أخرى
    Anayola yakın olması, kamyon yanaşabilecek kadar büyük ve uzun bir park yeri olması vs. Open Subtitles مدخل طريق سريع قريب طرق خاصّة واسعة وطويلة التي يُمكن أن تناسب مقطورة.
    Bagaj vagonunda kimsenin seyahat etmesine izin verilmiyor. Burgess'in kendisi de koruma olarak orada. Open Subtitles لم يعد يسمح لأحد بركوب مقطورة الأمتعة بورغيس بنفسه هو الحارس
    Evet, aynı zamanda şerif karavanının etrafında takılan hoş bir nişanlısı var. Open Subtitles نعم.. ولديه كذلك خطيبة صغيرة وجميلة تتسكع عند مقطورة النائب
    İki tabela arasına tam olarak 21 vagon sığıyor. Open Subtitles هناك 21 مقطورة بالضبط بين هاتين اللوحتين
    Personel vagonu ayrıldığında fren sistemi arızalandı. Open Subtitles لقد تعطل نظام المكابح حينما انفصلت مقطورة نقل البضائع
    - Humvee izleri, şerif. - Alex Joseph mi? Open Subtitles أثار عجلات مقطورة أيها الشريف أليكس جوزيف؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more