koltuğum, başka biri oynatsa da, benim Yerimi hafızada tutuyor. | Open Subtitles | مقعدي يحتوي على ذاكرة لوضعيّته، في حال قام أحدهم بتحريكه. |
- Kuruldaki koltuğumu sana verdim. Artık söz sahibi değilim. | Open Subtitles | لقد أعطيتك مقعدي في مجلس الإدارة لذا لا أمتلك رأياً |
Benim yerim var. Taburem var. Taburem hep beni bekler. | Open Subtitles | لشراء الشراب، وهناك المقعد الخاص بي مقعدي موجود دائما هناك |
Aşağı ineceğiz, Ama koltuğumdan kalkmam, ve motoruda çalışır durumda tutarım. | Open Subtitles | سأهبط و لكني لن أغادر مقعدي وسأبقي المحرك دائر |
sandalyem, sandalyemi almam lazım. Onsuz uyuyamam. | Open Subtitles | مقعدي علي ان انقل مقعدي انا لااستطيع النوم بدون مقعدي |
Ama bu özelliğinden yararlanmak için benim koltuğumda oturuyor olman gerekir. | Open Subtitles | و لكن لكي تستفيدي منها يجب أن تكوني جالسة في مقعدي |
Yani şimdi, bu yeni şeye bağlandığımda, belli bir uçak yolculuğumdaki koltuğuma ulaşabilirim. | TED | أذن الآن هذه المرحلة الجديدة، حينما أشبك لها، سأرتبط مع رحلتي الجوية المحددة، مع مقعدي المحدد. |
İyi değil. Margaret, koltuğumun yanında kırmızı bir kol var. "Manuel kontrol" yazar. | Open Subtitles | يا مارجيت , يوجد رافعة حمراء بجواري مقعدي |
Aklından bile geçirme, beyaz çocuk. O benim koltuğum bebeğim. | Open Subtitles | لا تفكر في الأمر حتى ، هذا مقعدي يا عزيزي |
koltuğum hemen şurada. Sıkılırsan yanıma gel. | Open Subtitles | مقعدي هناك، إذا شعرتي بالملل يمكنكِ المجيئ |
BJ: Ama bu küçük yavruyu gördüğüm zaman... ...koltuğumu terk ettim... ...ve bazı fotoğraf makinesi parçalarını almak için... ...arka tarafa geçtim. Araştırma ve incelemeye meraklı bir kediye benziyordu. | TED | بيفرلي : عندما رأى هذا الفهد انني اخليت مقعدي لكي احضر معدات تصوير قام بكل فضول لكي يستكشف |
- koltuğumu tekmelemeyi kes, Crystal. - Affedersin. | Open Subtitles | ــ أرجوكي لا تركلي خلف مقعدي يا كريستال ــ آسفه |
Şoförün yanındaki ön koltuğa oturmak yok, orası benim yerim. | Open Subtitles | حسناً؟ ولا تجلسوا في الأمام إلى جانب السائق، فذلك مقعدي |
Arka koltuklardaki Yerimi aldığımda operanın son perdesi başlamıştı bile. | Open Subtitles | حينما أخذت مقعدي في المدرجات، كانت الأوبرا رائعة حتى مشهدها النهائي |
Film sona erdiğinde koltuğumdan kalkamadım. | Open Subtitles | وعندما انتهى الفيلم لم أستطع القيام من مقعدي |
sandalyem olmadan uyuyamam. Sırtımda sorun var. Görüyorsun... | Open Subtitles | لااستطيع النوم بدون مقعدي أتري لدي الاما بالظهر |
Ancak bu özellikten yararlanmak için tatlım benim koltuğumda oturuyor olman gerekiyor. | Open Subtitles | و لكن لكي تستفيدي منها يجب أن تكوني جالسة في مقعدي |
Meclisteki sandalyemi bıraksam? | Open Subtitles | إذن، ماذا لو تنازلت لك عن مقعدي في المجلس ؟ |
Bütün gün araba tamir ediyorsun, koltuğuma yağ sürüyorsun. | Open Subtitles | اووه , يا رجل أنت تعمل علي السيارات طوال اليوم ستضع الشحم في مقعدي , وتلطخ الشحوم هناك |
koltuğumun ön tarafında, düşmemek için kendimi tutarak oturduğumu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر أني جلست على حافة مقعدي في السينما حتى لا أسقط |
Şimdide kendini sandalyemin üzerinde unutmuşsun. | Open Subtitles | لا، تركت جسدك كله الآن على مقعدي |
sandalyemden kalktım. Önemli bir şey olsa iyi olur. | Open Subtitles | .أنني نهضت من مقعدي .يستحسن أن يكون هذا مهماً |
# Çekerim taburemi bara # | Open Subtitles | ♪ اسحب مقعدي إلى الحانة ♪ |
Sadece sandalyeme oturtup delmek istediğim adamlara. | Open Subtitles | فقط مع الرجال الذين أريدهم أن يحفروا في مقعدي |
Çünkü bana göre, benim sandalyemde oturuyorsun. | Open Subtitles | لأنني كما أرى الأمور أنت تجلسي على مقعدي |