bastırılmış öfkeleri ve intikam fantezileri oluyor. | Open Subtitles | أدت إلى الغضب مكبوت,وهوس الإنتقــام عميل مزدوج؟ |
Gizlese de bastırılmış homoseksüel eğilimleri var aynı şekilde şiddetle son buluyor. | Open Subtitles | ولو أنّ يخفيه حسنا، الكلمة هو يحصل عليه... مكبوت جدا الميول الشاذّة جنسيا... يؤدّي إلى غير متوقّع أيضا إنفجارات العنف. |
Çığlığı bastırılmış. Ağır bir sessizlik. | Open Subtitles | ،بكائه مكبوت إنه السكوت الثقيل |
O bastırılmış bir duygunu temsil ediyor. | Open Subtitles | "إنها "صراع مكبوت ! إن لم تكن رأيت واحداً |
O osurukta bastırılmış bir azınlığın nefreti saklıydı. | Open Subtitles | هذه القذارة أغضبت مجتمع أقلية مكبوت. |
Bilmiyorum. Sanırım o bastırılmış bir homo. | Open Subtitles | لا أعرف أعتقد أنه مكبوت |
Tamamen bastırılmış bir kişiliktir. | Open Subtitles | إنها شخص مكبوت للغاية |
Birisi Laura Roslin'in bastırılmış hırs konusunda bir uzman olduğuna katılmayabilir. | Open Subtitles | بإمكان الواحد إفتراض أن (روزلين) قد درست بطموح مكبوت |
Güzeldi! Anlaşılan Maynard benden daha çok bastırılmış sinire sahip. | Open Subtitles | رائعة يبدو ان (ماينارد) لدية عدوان مكبوت تجاهك |
Bizde bastırılmış nefret falan yok ki. | Open Subtitles | حسناً، ليس بيننا عداء مكبوت |
Yok artık. Memişlerle ilgili şakaların bile bastırılmış. | Open Subtitles | حتى مزاح صدرك مكبوت |
- bastırılmış öfken var gibi konuştun. | Open Subtitles | تحدّث وكأنك شخصٌ بغضبٍ مكبوت. |
Ve bağışıklık sisteminiz bastırılmış ... | Open Subtitles | وجهازك المناعي مكبوت |
Artie'min bastırılmış enerjisi açığa çıktı sanki. | Open Subtitles | فجاة (أرتي) مكبوت بكل هذه بالطاقة... |