| ofisime gelmişsin, hak etmediğin bir geri dönüş için bana yalvarıyorsun. | Open Subtitles | إنّك في مكتبيّ تتضرع ليّ لكيّ تعود للنزال إنّك لا تستحقه؟ |
| Onunla bağlantısı olan herkesi ofisime istiyorum! | Open Subtitles | أيّ شخصية ذات صلة به أنا أريدها فى مكتبيّ |
| Yayın bitince bu ikisini ofisime gönder. | Open Subtitles | عندما ينتهي بثّ هذه الأخبار، أرسل هؤلاء الأثنين إلى مكتبيّ. |
| - Yi Soo, odama gel bir. | Open Subtitles | يي سو ، لنذهب إلى مكتبيّ لبعض الوقت |
| Ferg, Trey'i odama getir. | Open Subtitles | . فيرغ)، أدخل (تراي)، إلى مكتبيّ) |
| Hepsini akşam yemeğine kadar ofisimde istiyorum. | Open Subtitles | أُريدهم جميعهم فى مكتبيّ قبل العشاء |
| Bana ihtiyacın olursa ofisimde olacağım. | Open Subtitles | سأكون في مكتبيّ أن ردتَ شيئاً ما. |
| O, ee ofisime bir banka kasası gönderdi, ölümünden sonra. | Open Subtitles | .. لقد لقد أرسل صندوق ودائعٍ إلى مكتبيّ . تمّ إيصاله بعد موته |
| ofisime gidip bu görüşmeye orada devam edelim mi? | Open Subtitles | هلا عُدنا إلى مكتبيّ ونُكمِل المُحادثة؟ |
| Yarım saat içinde ofisime gelmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريد رؤيتك في مكتبيّ بعد نصف ساعة. |
| ofisime bir paket gönderdi. | Open Subtitles | ، فلقد جعل طرداً، يُرسل إلى مكتبيّ |
| Dr. Pierce'a çalışma odama kadar eşlik et. | Open Subtitles | اذهببالدكتور(بيرس)إلى مكتبيّ. |
| Sakin günlerde aşağıdaki ofisimde oturup Neler Oluyor'un bölümlerini izlerim. | Open Subtitles | في الأيام قليلة الزيارة، أجلس في مكتبيّ و أشاهد حلقات من مُسلسل "ماذا يحدث". |
| - ofisimde. | Open Subtitles | ) . في مكتبيّ |