İçini şampanyayla doldurup bize içirdi. | Open Subtitles | لقد ملأه بالشامبانيا و طلب منا أن نشربها |
Ona kaldırmasını söylediğim de ise onu şekerle doldurup sehpaya koymuş. | Open Subtitles | ثم, عندما أخبرته أن يتخلص منه ملأه بالحلوى و وضعه على طاولة القهوة |
Buyrun. Onu doldurup geri getirebilirsiniz. | Open Subtitles | تفضلي، هل تودين ملأه وإرجاعَه إلى هـنا ؟ |
Artık hayatlarında doldurulması gereken büyük bir boşluk var. | Open Subtitles | و الآن ترك فراغا كبيرا في حياتهم ليتم ملأه |
Seni buldum çünkü onların ölümlerinin geride dolduramadığın bir boşluk bıraktığını biliyordum. | Open Subtitles | لقد تمكنت من عزلك لأننى علمت أن موتهم قد ترك فراغ لن تتمكن من ملأه |
"...çünkü boş alanın da karbon monoksitle dolması gerekmektedir. | Open Subtitles | لان الفراغ الذي نتركه في السيارة يجب ملأه بالغاز السام |
Her yüz yılda bir suyun yeniden dolması için yeni bakireler sunulması gerekiyor. | Open Subtitles | كل مائة عام , يحتاجون الى عفيفات جدد ليعيدون ملأه |
Eminim bu durum doldurmak istediğiniz bir boşluk yaratıyordur. | Open Subtitles | وهذا يخلق فراغ، متأكدة أنك كنت حريص على ملأه |
Yeri ancak bir sesle ya da yüzle doldurulabilecek bir boşluk. | Open Subtitles | شيئاً أردت ملأه وجه , صوت , صورة؟ |
Ve Damon öldüğünde bıraktığı boşluk çok derin ve karanlıktı. | Open Subtitles | "ثم حين مات (دايمُن)" "اتّضح أن الفراغ الذي ملأه كان عميقًا جدًّا وحالكًا جدًّا" |