| Peki, sende Süpermen gibi üstünü telefon kulübesinde mi değiştiriyorsun? | Open Subtitles | هل تقوم بتغيير ملابسك في كشك الهاتف مثل سوبرمان؟ ؟ |
| Dürbünü var ve Colony'deki odanda üstünü değiştirirken seni izliyor. | Open Subtitles | وينظر اليكي عندما تخلع ملابسك في غرفتك في المعسكر |
| - Soyunma odasında üstünü değiştirttiriyorlar. - Ne olmuş? | Open Subtitles | يتركونك تغير ملابسك في غرفة تغيير الملابس.. |
| Ne cüretle elbiselerini içme suyumuzla yıkarsın Bebe? | Open Subtitles | كيف تجرؤ على تنظيف ملابسك في ماء الشرب خاصتنا , بيبي؟ |
| Peki, sanki dokuz yaşındaymışsın gibi her sabah elbiselerini hazırlıyor mu? | Open Subtitles | حسنا, هل تبسط لك ملابسك في الخارج صباح كل يوم و كأنك في التاسعة من عمرك؟ |
| Ve kıyafetlerini çamaşır makinesine koy. Yarın kiliseye böyle gelemezsin. | Open Subtitles | وضع ملابسك في الغساله لايمكنك أن تذهب للكنيسه غدا هكذا |
| kıyafetlerini şu çuvala, cüzdan, anahtar, takı gibi kişisel eşyalarını da sepetin içine koy. | Open Subtitles | وضع ملابسك في الحقيبة ، أي ممتلكات شخصية ، المحفظة والمفاتيح ، والمجوهرات ، إلى آخره ، في هذه السلة. |
| Kirlilerinizi çamaşır sepetine koymak yerine, vazoya koyardınız. | Open Subtitles | بدلاً من وضع ملابسك في السلة، تضعها في زهرية |
| Kirlilerinizi çamaşır sepetine koymak yerine, vazoya koyardınız. | Open Subtitles | بدلاً من وضع ملابسك في السلة، تضعها في زهرية |
| Ama toplum içinde üstünü değiştirirsen neler olabileceğini anlatan bir kamu bildirisi vardı. | Open Subtitles | لكنه كان إعلان خدمة عامة لتوضيح ما يمكن أن يحدث إذا قمت بتغيير ملابسك في الأماكن العامة. |
| Vardiyan bitti diye bu lobide üstünü değiştirebileceğin anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لان ورديتك انتهتت لا يعني أن تغير ملابسك في الردهة. |
| Sabah uyanıp... herkes uyurken üstünü giyerek... | Open Subtitles | عندما اعتدت ان تستيقظ في الصباحه ترتدي ملابسك في حين الجميع نايمين |
| Önce benim evde üstünü değiştirmen gerek. | Open Subtitles | أنتِ بحاجه لتغير ملابسك في منزلي اولاً |
| Arkada üstünü değiş. | Open Subtitles | قم بتغيير ملابسك في الخلف |
| Bir oda dolusu yabancıya elbiselerini çıkarıyorsun ama şimdi utanıyor musun? | Open Subtitles | تخلعين ملابسك في غرفة مليئه بالغرباء والان تصبحين خجوله ؟ ليس هنا حسنا حسنا |
| Bundan içtikten sonra, bir telefon kulübesine girip, kıyafetlerini sıyırdıktan sonra suçla savaşmak istersin. | Open Subtitles | إن دخنته فسترغبين بتمزيق ملابسك في مقصورة الهاتف العمومي ومكافحة الجريمة |
| O kadar kötüydü ki, kıyafetlerini nehirde yıkamak zorunda kalmıştık. | Open Subtitles | لقد كان سيئاً للغاية لقد إضطررنا إلى غسل ملابسك في النهر |