Bana öyle geliyor ki buradaki vazifemiz her zamankinden daha acil. | Open Subtitles | يبدوا لي أن مهمتنا هنا ملحة أكثر من اي وقت مضى. |
Ancak şartlar bu sefil yere gelmek için acil ayrılmamı gerektirdi. | Open Subtitles | ولكن أجبرتني ظروف ملحة بوجه عاجل نشر جنودي بهذا المكان البائس |
Hepsini unutun. Öncelikler var, acil olanlar var. | TED | انسى كل ذلك. هناك أولوية، وهناك أمور ملحة. |
O zamanlarda dinleyen yoktu, ama şimdi dinlemeye başlıyorlar, çünkü karşımızda acil, teknolojik bir problem var | TED | ولا أحد كان يستمع لذلك ، ولكن الآن بدأ الناس بالاستماع لان هناك مشكلة تكنولوجية ملحة نواجهها الآن. |
Çünkü millet, plastik kirliği konusunda acil bir probleme sahibiz | TED | لأننا أيها الناس لدينا مشكلة ملحة مع التلوث البلاستيكي. |
"Ayrıca onunla ele almak istediğim acil bir mesele var. | Open Subtitles | كما أن هناك مشكلة ملحة بعض الشئ يجب على مناقشتها معه |
Seninle konuşmam lazım, çok acil. | Open Subtitles | أحتاج أن أتحدث إليكم. وثمة حاجة ملحة جدا. |
Bilirsin, acil bir durum oluştuğu için onu bulmamız lazım. | Open Subtitles | أتعلمين اهتمامي بها والمسئلة ملحة ولا يوجد وقت. |
Binbaşı, Albay O'Neill'dan bir telefon var. acil. | Open Subtitles | رائد هناك مكالمة من العقيد أونيل أنها ملحة |
Konunun acil olduğunu düşündüğüm için geldim. | Open Subtitles | أشعر بضرورة ملحة في المسألة التي جئت من أجلها |
En acil önceliğimiz her bir Güneş ışığı paketini toplamak. | Open Subtitles | اننا في حاجة ملحة الآن لاستغلال كل قطرة من طاقة الشمس الطبيعية |
acil bir şey göndermem gerekti ama birden sevgilinin çipleri peşimizde belirdi. | Open Subtitles | لقد أحسست بحاجة ملحة لأشحن شيئاً الليلة وفجاة ننشغل برقاقات صديقتك |
Affedersiniz, Dışişleri Bakanı geldi. acil ve kişisel bir konu olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | وزير الخارجية هنا ويقول لديه قضية شخصية ملحة |
Fakat acil bir mesele beni vazifemden alıkoydu ve daha yüksek bir vazifeye koyulmam icap etti. | Open Subtitles | أعتقد أنني لدي مسألة ملحة والكشف عنها لهو أمر هام |
O yüzden evde olmam lazım, acil bir şey olursa beni bilgilendir. | Open Subtitles | ولذا فإنني سوف يكون المنزل وفقط، أم، قدما لي أي شيء أن هناك ضرورة ملحة. |
Ne yazık ki gizlice konuşulması gereken acil bir konuyu konuşmak için geldim. | Open Subtitles | للأسف، لقد جئت على مسألة ملحة الأفضل مناقشتها خلف أبواب مغلقة. |
Çok geç olduğunu biliyorum, ama acil. | Open Subtitles | أنا أعلم أنه من المتأخر، ولكن هناك ضرورة ملحة للغاية. |
Bizim için acil birkaç şeye bakabilir misiniz? | Open Subtitles | اتمانعون في تجروا بحثا عن بعضة امور ملحة من اجلنا ؟ |
-Beyaz Saray'da oldukça gizli ve acil bir konuda konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | أتسائل لو يُمكنك المجيئ إلى البيت الأبيض لمناقشة مسألة ملحة وسرية للغاية |
Bir septa olarak egitildi ama baska arzulari da oldu. | Open Subtitles | لقد تدربت علىّ أن تكون خارجة، ولكنها... لديها رغاب آخرىّ ملحة ... |
Bu da gösteriyor ki acilen bilimsel bir şehir teorisine ihtiyaç var. | TED | ولذا هناك حاجة ملحة من اجل توليف نظرية عن المدن والتمدن |